Pazartesi, Mayıs 30, 2011

UFC 130 vasatı geçemedi

(Kansporu için yazan Gökhan1985)

UFC 130 pek vasatı geçemedi diyebiliriz. Özellikle lightweight (hafifsiklet) şampiyonluk maçının ertelenmesiyle kan kaybeden UFC130, 'maint event' ve 'co-main event'in bekleneni verememesiyle MMA dünyasına pek de birşey katmadı. Öncelikle gecenin güzel olaylarını sıralamak isterim ki; bunların başında yükselen yıldız Brian Stann gelir. Zaten UFC'nin Amerikan ordusuna verdiği destek aşikar. Bir de eski marine (komando) olunca Dana'nın keyfine diyecek yoktur. Belki bir belki iki maç sonra title shot da görürüz muhterem Stann abiyi. Tabiki bunun yanında kendisinin de geliştirdiği tarafları yok değil. Müthiş bi stand-up'ı var. Bunu bir de Santiago gibi biri karşısında ispatlayınca kendisine saygımız iyice artıyor. Jorge Santiago'ya gelince; dövüs için 10 ay beklemesi kötü olmuş. Ayrıca bu durum UFC'nin devler ligi olduğuna da bir kanıttır. Sengoku şampiyonu olmakla olmuyormuş. Kendini kanıtlayacaksan borunu octagon'da da öttüreceksin...

Bence gecenin en büyük sürprizi Rick Story'den geldi.. Kendisi  için title shot (kemer maçı) yolunda diyebiliriz... Başarılı takedown'larıyla kontrolü elinde tutan Rick'in, özellikle son round'da Alves ile girdiği slugfest gecenin adrenalini en yüksekte tutan olayıydı. Burdan da hakemler tarafından bir sempati kazanmış olacak ki son round da kendisine verildi (ama bence son round kesinlikle Alves'indi. Diğer raundlar da tartışmaya açık... klasik UFC hakemleri işte...)Thiago içinse bu durum tam bir hayalkırıklığı. Bence maçlara belirli bir taktikle çıkmayan Alves'in ''ne varsa öyle dövüşürüm'' fundamentali hiç iyi değil - ki kendisini gate-keeper'lıktan ileriye geçirmez...
Tibau için gecenin dövüşçüsü demek yanlış olmaz sanırsam. Rakibi yıpratan take-down'ların devamını müthiş yumruklarla getiren Tibabu son noktayı çok sıkı ve derin bir boğma ile koydu ve rakibine tam bir MMA dersi vermiş oldu. 27 yaşında olan Tibau için önü açık diyebiliriz.
Gecenin en sıkıcı maçlarından biri çakma Tito Ortiz, Kendall Grove ve hakkaten barbar olan Tim Boetsch'in maçıydı. Hadi Tim biraz daha reytinge değer de, bu sivrisink Kendall'ın UFC'de işi ne demektan alamıyor kendini insan! Adamın boyu 1.98 olup da ortasiklette dövüşürse olacağı budur işte. Vurduğunun hepsi rakibinde sivrisinek ısırığı gibi kalır... Ne reach'ini kullananan, ne de belirli bir özelliği olan, dövme manyağı spyder için doğu avrupa ülkelerinde maçlara çıkmasını tavsiye ediyor UFC'nin güzelliğini bozmamasını öneriyoruz... Tim'in ise daha kırık fırın ekmek yemesi tavsiyelerimiz arasındadır...

Gecenin sıkıcı maçlarından devam etmekte olup, Johnson vs Torres'e geliyoruz... Zaten bir maç puanla bitmişşse o maçın seyir zevki yüksek olması çok düşük ihtimaldir. Bu da öyle maçlardan biri oldu işte. Johnson için çok çok iyi, her çıkısın bir inişini yaşayan Torres için ise kötü oldu. Maçta sadece ender görülen BJJ süpürme hareketlerinden bir kaç enstantane gösteren eski şampiyon hala zinde olduğunu kanıtladı. Ayrıca Demetrious'un köşesinden aldığı taktik midir nedir bilmiyorum ama altta kaldığı zamanlarda balık gibi çırpınarak o durumdan kurtulmaya çalışması çok komikti. Bunu BJJ'ye yeni başlayan beyaz kuşak tedirgin çaylaklar yapar...

Gelelim hardcore nakavtçı Travis Browne'a... Kariyerine bir nakavt daha ekleyen süpermen, bence artık gönülleri fethetmeye en yakın adaylardan biri gibi duruyor. Bekleyin ve görün diyoruz. İki tane daha önemli galibiyet onu ünvan maçına aday gösterilen dövüşçüler arasına koyacaktır... Bıyıkları yeni terleyen ama anasından doğar doğmaz dövüşmeye başlayan skyscaper (gökdelen) Stefan Struve için ise pek fazla söylenecek bişey yok... İki ileri bir geri ya da asansör demek doğru olur kanımca o uzun reach avantajını kullanamadıkca öyle sayar yerinde... yazık

Frank Mir vs. Roy Nelson 
Roy Nelson için söylenecek birşey olduğunu zannetmiyorum. Ayrıca Joe Rogan'a da hiç katılmıyorum. Neymiş dünydaki en iyi heavywight'lerdenmiş... yok artık!.. Yeteneği olduğu aşikar ancak o sekiz aylık bebeğini aldırmadıkça en fazla yapacağı Stefan Struve gibi bikaç dandik ağırsıkletı nakavt etmek olur o kadar. The Ultimate Fighter finalinde mağlup ettiği Brendan Schaub'la tekrar maç yapsalar rey'imi Brendan'dan yana kullanırım... Pek sevdiğim bir dövüşçü olan Frank Mir'i de hiç anlamış değilim. Son maçlrının hiçbirinde BJJ görmüyoruz bir... o şekil vucutla nasıl nefes nefese kaldı hiç anlamadım iki... Hadı Roy'un derin nefeslerini anladık ama sana hiç yakışmadı Frank. Ben bu maçta taktik açısından bir sürpiz olur da iki dövüşçü de maçı yere alır, orda izleriz hevesindeydim. Zamanında grappler maçında Roy'a yenilen Frank'in bir intikamı olur ayrıca dedim ama hayal oldu... Derken Mir öyle bir ogoshi (judo atışı) izletti ki bizlere benim bile nefesim kesildi!.. Birden o eski submission günlerine döndürdü bizi... Mirko ve Roy galibiyetlerinden sonra bakalım Frank'in önüne kimi koyacaklar? Brendan (galiba CroCop maçından sonraydı) Frank Mir'le dövüşmek istiyorum demişti... güzel olur.

... ve main event of the evening!
Bildiğimiz Rampage, bildigimiz Hamill... Hadi Rampage'i böyle kabullendik ve seviyoruz ama şu Matt Hamill'e ne oluyo anlamadım... Bi de maçtan önceki konuşmlarında ''yok bekleyinde görün, yok underdog olmayı severim, take him down yapacam'' falan gibi laflar etti. Gördük nasıl yaptığını.... Jackson gibi bir teknik dövüşçü ile öyle harala gürele dövüşmeye kalkarsan bu olur işte! Maçta adamın suratına baka baka kaybedersin... Rampage ise hala kemeri beline takabilecek potansiyelde olduğunu göstermiş oldu bizlere.

Gecenein diğer maçlarını izleyemedim. Onlar da split ve puanla bitmiş... Bundan sonra Strikeforce event'ini bekliyoruz... Bakalım ağır sikletler bize neler verecek? Tabi bir de Gina Carano'nun dönüşü var ki bizleri sevince boğdu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder