Pazar, Ağustos 28, 2011

UFC 134: Brezilya Dünya'ya karşı!

Kansporu için yazan: KeTo

Bu geceyi nasıl isimlendirsem bilemedim. "Brezilyanın yükselişi" mi desem "Şampiyonların dönüşü" mü desem "Brezilya dünyaya karşı" mı desem!..  Dana White'ın geceden önce dediği gibi herkes formdaydı ve çok çok iyi maçlar izledik. Brezilyalı dövüşçülerin farkı, tüm kartın onlarla dolu olmasıyla beraber iyice anlaşıldı. Brezilya seyircisi harikaydı. Keşke bu güzel geceyi Joe Rogan yorumlayabilseydi (yokluğu, Fear Factor adlı yarışma programının yeni bölümlerini yorumlamakta olduğu içinmiş). Yerine gelen Kenny Florian da iyi iş çıkardı fakat Mike Goldberg'ün sinir bozuculuğunu dengeleyemedi. Harika maçlar ardı ardına gelirken, stadın içindeki seyircilerin coşkusu insanı iyice uçuruyordu...


Anderson Silva vs. Yushin Okami (Orta Siklet - Ünvan Maçı)
- maçın video özeti: http://sbn.to/os8NmB
Anderson'a karşı galip gelen son adam dediler, Anderson'u hırpalayabilen tek kişi olan Chael Sonnen ile güçlerini birleştirdi dediler, Japonya'nın en iyi dövüşçüsü dediler... Ama bunların hiçbiri Yushin Okami'nin bir gariban gibi gözükmesine engel olamadı. Okami, Anderson'a karşı hiçbir etkili atakta bulunamadı. Anderson, ilk raundu Okami'yi izleyerek geçirdi. Silva ikinci raunda atak başladı ama tadını çıkaramadım. Sanki Okami mağdurdu ve kötü adamın biri ona dayak atıyordu (aradaki fark bu kadar açıktı). Anderson Matrix moduna geçmek istedi ama kaçacağı yumruk bile yoktu. Elleri aşağıda, öylece bekledi. Sonra Forrest'a yaptığının aynısını yaptı ama Okami ayağa kalkabildi. Sonra bir daha.. bu sefer kalkmasını beklemeden saldırmaya yerde devam eden Silva'yı hakem ayırdı (R2 2:04). Okami'nin maç boyunca doğru düzgün hiçbirşey yapmaması, yapamamasından mıydı bilmiyorum ama maç ayarlanmış gibi gözüktü. Silva'nın o kadar iyi olmasından sanırım..

Maurício Rua vs.  Forrest Griffin (Hafif-Ağır Siklet)
Rua dövüş boyunca çok sakindi... Forrest'ın sürekli bastırmasına rağmen gelen atakları kolaylıkla karşıladı. Forrest biraz tutuktu. Shogun'ın üstün defansının da etkisiyle sanki suyu dövmeye çalışıyordu. Sıra Shogun'a geldiğinde ise Forrest aynı karşılığı veremedi ve aldığı darbelerle yığıldı... Üst üste gelen çekiç yumruklardan dolayı hakem maçı ilk raundun 1:53'üncü dakikasında bitirdi. Forrest'ın bu tutukluğu Shogun'un galibiyetine gölge düşürmez tabi, ama yine de garipti. Shogun'un giriş müziği Pride'daki podyumları hatırlattı. 

Ross Pearson -  Edson Barboza (Hafif Siklet)
Gelelim gecenin maçına: Bu iki dövüşçü bizlere 3 raundluk harika bir dövüş izletti. İkisinin de keskin teknikleri, enerjileri ve sundukları mücadeleri görmeye değerdi. Barboza'nın kullandığı her başarılı kombinasyon Pearson u biraz daha zedeledi fakat bir iki kerede aldığı darbelerle sersemlemiş olmasına rağmen saldırmaya yılmadan devam etti. Raund sonlarına doğru Barboza yı yere almaya çalışsada, Barboza iyi bir defansif güreş sergiledi ve 3. raundun sonunda çoğunluklu karar ile galip geldi. Barboza gerçekten çok heyecan verici bir dövüşçü ve Anthony Pettis kadar kaliteli gözüküyor. İlerde neler yapacağını beraber göreceğiz...
Antônio Rodrigo Nogueira - Brendan Schaub (Ağır Siklet)
-maçın video özeti: http://sbn.to/rpfTbt
Brendan Schaub'un UFC'deki gidişatı bana aksiyon-gerilim filmlerini hatırlatıyor; Sanki kendisi Dana White tarafından PRIDE efsanelerini teker teker avlaması için görevlendirilmiş bir kiralık katil... Ayrıca sürekli karşısına kariyerinin kötü zamanlarını yaşayan kişiler getiriliyor, o da gençliğini, gücünü, kondüsyonunu kullanarak galip geliyor, ve böylece her yeni maçla da daha iyiymiş gibi gözüküyordu... Fakat Schaub, son görevinde sağlam taşa fena tosladı. Dersini iyi çalıştığı belli olan genç dövüşçü Minotauro'nun sakatlığını (dize attığı tekmelerle) ve açıklarını değerlendirdi, kenetlenmelerden galip çıktı. Minotauro ise aldığı darbelere rağmen sürekli ileri gitti ve ilk raundun 3. dakikalarında Schaub'u tellere yasladı. Sol kroşe ve üstüne sağ direkt çıkarınca Schaub yere yığıldı. Yerdeki genç dövüşçüye son bi yumruk attıktan sonra hakem maçı bitirdi. Schaub'un da 4 maçlık galibiyet serisi son buldu. Minotauro da bu performansıyla gecenin nakavtı ödülünü aldı.
 
Luiz Cane - Stanislav Nedkov (Hafif-Ağır Siklet)
Maç, başından itibaren Nedkov'un sağ yumruğuyla Luiz Cane'in kafasını koparmaya çalışmasından ibaret bir maçtı. Cane'in üstün ayakta dövüşü ufak tefek karşı ataklar çıkarmasına yaradıysa da, Nedkov sağ yumruğu üst üste yerini buldu. İlk raundun sonlarına doğru ikili yumruk kombinasyonuyla sersemleyen Cane kaçmaya çalışsa da, tellere kıstırıldı. Cane'in kapanan bilincine ve ardı ardına gelen yumruklara rağmen hakemin maçı gereğinden biraz geç bitirmesi korkunç saniyeler yaşattı. Nedkov, Henderson'ın bi düşük versiyonu gibi. Kendini geliştirirse UFC de başarısını devam ettirecek gibi.

Evet... Şimdi sırada "UFC Fight Night: Shields vs. Ellenberger" var. Göz dolduran bir karta sahip olmasa da, Alan "The Talent" Belcher'ın sakatlıktan dönüşünü izleyeceğiz...

Editörün notu: Londra'da, Avrupa'nın en büyük korku filmi festivali Frightfest'te, günde 4 ila 6 film izlemekte olduğumdan dolayı siteyle pek ilgilenemiyorum. Ancak ne yapıp edip Cumartesi gecesi Alpagu'yla birlikte Shogun ve Silva'nın maçlarını TV'de canlı yakalamayı başardım. Genel olarak PRIDE'dan gelenlerin zaferiyle sonuçlanan enteresan bir gece oldu... Yıllar sonra Brezilya'da düzenlenen ilk UFC event'i hem duygusal hem de finansal bir başarıyla sonuçlandı diyebiliriz. Anderson adını tarihe altın harflerle yazdırmaya devam ederken, Shogun'un tekrar kemere gözünü dikmesi ve Big Nog'un emekliliğin ucundan geri dönmesi sevindiriciydi. Minotauro'nun gecenin nakavtı kazandığına hala inanamıyorum!! BJJ'in anavatanı Brezikya'da hiçbir maçın submission ile bitmemesi komik bir detaydı... 
Hakettiğinden fazla değer verilen, gelmiş geçmiş en yalan şampiyonlardan biri diyebileceğim  Forrest'ın yine rezil olmasına ve Schaub'un yapay yükselişinin sona ermesine çok sevindim. Okami'den bahsetmiyorum bile zaten... Modern MMA'in sahte yıldızlarının böylesine sağlam dayak yediği bir event uzun süredir izlememiştik.. oh be! güzel oldu.

Perşembe, Ağustos 25, 2011

UFC'nin pazarlama palavralarına inanıp Yushin Okami'nin Anderson'a ciddi bir rakip olabileceğiniz düşünüyorsanız, ilk maçı hemen bir daha izleyin lütfen

Dikkat ettiyseniz Kansporu anketlerine bu sefer gecenin esas maçı olan Okami vs. Silva maçını koymadım bile. Sadece Yushin Okami'nin bu maçta hiç bir şansı olmadığından değil, aynı zamanda hiç bir heyecanı olmayan yalan bir rüzgarla şişirlmiş bir maç olduğu için... Yani şimdi duygusal olarak büyük bir ağırlığı olan bu Rio etkinliğinde, gecenin esas maçı Anderson Silva vs. Okami olur mu hiç!.. Saçmalık...  Joe Rogan ve Dana White, Okami için "Anderson Silva'yı en son mağlup eden adam" tabirini kullanmaya utanmıyorlar hiç... Bakın nasıl da mağlup etmiş Okami, Anderson Silva'yı izleyelim...

Pazartesi, Ağustos 22, 2011

Tarihten Sayfalar: TUF 4: Geri dönenler!

Aslında sezonun orjinal ismi "TUF 4: The Comeback"... yani "geri dönüş"... Benim tercümem biraz daha böyle Stephen King tadında oldu ama napalım yazıyı yazan Kaan bir başlık koymamış... Evet, teşekkürlerle, Kansporu için bu anısını bizlerle paylaşan: Kaan Kazgan

Sene 2006... The Ultimate Fighter'ın 4. sezonu alışık olduğumuz TUF sezonlarının dışında yeni bir konseptle karşımıza çıkmıştı... Bu sefer yeni adamlar değil de, UFC'de dövüşmüş ancak kariyeri kötü gitmiş UFC dövüşçüleri vardı evde. Örneğin (en son geçen hafta Dan Hardy'i darmadağan eden) Chris Lytle, TUF4 için eve girdiğinde UFC rekoru 4 yenilgi ve 2 galibiyetten ibaretti...
Yine alışılmışın dışında olarak bu sezonda 2 takımın da ayrı hocaları yoktu. Onun yerine iki takımı da çalıştıran ortak hocalar vardı. Bunlar; Randy Couture, Georges St. Pierre ve Mark Della Grotte.

Takımlar:
Team Mojo Team No Love
Shonie Carter Rich Clementi
Matt Serra Mikey Burnett
Chris Lytle Jeremy Jackson
Din Thomas Pete Spratt
Patrick Cote Charles McCarthy
Pete Sell Gideon Ray
Edwin DeWees Jorge Rivera
Scott Smith Travis Lutter
TUF4 tam kadro
Evde takımların antrenörleri olmadığından dolayı Matt Serra kendini takımın antrenörü ilan etmiş ve takımındaki herkesin köşesinde çıkıp maç stratejilerini verir duruma gelmişti.

TUF4 evinde sezon boyunca yaşanan en ilginç olayların başında yarışmacıların o efsanevi "Royce Gracie vs Matt Hughes" maçını canlı izlemeleri geliyordu. Evdeki kimse Hughes'un kazanmasına bir ihtimal vermiyor ve sonuç herkes için büyük bir sürpriz oluyordu. Özellikle de Matt Serra için. Gracie eğitimli olan Serra, maçtan sonra sinirlenip evdeki bjj hocası Marc Laimon ile baya bir tartışmaya girmişti.

Gelelim evin aykırı adamına; Shonie Carter. Evdeki bütün düzeni değiştirmeye çalışan, evin içinde bile sıradışı takım elbiseler giyen, Swarovski taşlı bastonunu yanından eksik etmeyen,UFC şapkalarını taşlarla yeniden şekillendiren, odasını ve hatta UFC logolarını sprey boyayla boyayan, evin havuzuna sürekli boş pet şişeler atan ve hatta sonra o şişeleri poşetin içine koyup deniz yatağı olarak kullanan, geceleri sarhoş olup uyumayan ve uyutmayan, sinirlenip kendi takımıyla değil de diğer takımla antrenman yapan Shonie Carter gerçekten sezona damgasını vurdu diyebiliriz.

Sezonun diğer bir akılda kalan olayı ise UFC'ye gelmeden önce Nick Diaz'ı flaş bir şekilde nakavt eden Jeremy Jackson'ın bir gece evin duvarından kaçıp bir işini halledip sabah tekrardan eve geldiğini duyan Dana White'ın tereddütsüz Jackson'u evden atmasıydı.(Nick Diaz vs. Jeremy Jackson maçını izlemek için: http://www.dailymotion.com/video/x21je5_ua-4-king-of-the-mountain-final-nic_sport )

Eve gelen yardımcı antrenörler yüzünden evde çıkan olaylar da enteresandı: Mesela Matt Hughes eve ziyaretçi hoca olarak geldiğinde, GSP Hughes'la maçı olduğu için hughes gidene kadar evdeki antrenörlük görevini bırakmıştı. Onun dışında eve ziyaretçi antrenör olarak gelen o zamanın UFC middleweight (ortasiklet) şampiyonu Rich Franklin için evdeki bütün middleweight dövüşçüleri "o bizi çalıştırmaya değil burdan çıkacak middleweight'leri görmek için casusluk yapmaya geldi" tarzındaki düşünceleriyle Franklin'i hiç sevmeyip onun verdiği bilgilerle bol bol dalga geçmişlerdi.

Tabi bir de Charles McCarthy'nin depresif hallerinden dolayı ona diğer dövüşçüler tarafından takılan "Captain Miserable" lakabı var akıllarda kalan. Türkçesi "Kaptan Sefil"... Buzdolabına asılan Captain Miserable fotoğrafları ve pelerinle birlikte Captain Miserable taklitleri baya eğlenceliydi : )

Son olarak da bu sezonun en sevdiğim özelliği, herkesin bundan sonraki UFC kariyeri için elinden gelenin en iyisini yapmak zorunda olduğu, ve aksi takdirde bir daha UFC'de dövüşemeyeceği için varını yolunu ortaya sermesiydi... Sezonu izlerken sürekli aklımdan keşke böyle bir "comeback" sezonunu tekrardan yapılsa diye geçirip durdum, ve yapılacak olsa kimlerin dövüşeceğini hayal ettim...


İZLE!
TUF4 tüm sezonu izlemek isteyenler için: http://www.mmavideos.pl/tuf/the-ultimate-fighter-sezon-4-online

Cuma, Ağustos 19, 2011

ONE FC'nin ayak sesleri!

Tokyo Times tarafından "gezegendeki en heycanlı MMA eventi" olarak lanse edilen ONE FC gümbür gümbür geliyor! 3 Eylül'de Singapur'da "Champion vs. Champion" adlı ilk eventini izleyeceğimiz ONE FC'de bakın neler neler var:
- UFC'de yasak olan yerde kafaya tekme ve basma (stomp) serbest
- zamanında PRIDE'da yasak olan dirsek darbeleri de serbest
- ilk eventi Sherdog'dan bedava stream ederek izleyebiyoruz!
- Sunucu Bas Rutten!!!
- Asya'nın en büyük MMA organizasyonu olacak deniyor
- Televizyon yayın hakları anlaşması sayesinde dünya üzerinde 500 milyon eve ulaşacağı söyleniyor
- Bütün dövüşçüler kendi ülkelerinin çeşitli dövüş sanatları şampiyonları
ve işte ONE FC'nin, PRIDE severlerin ağzının suyunu akıtacak açılış tema müziği:


kaynak:  http://www.onefc.com/events/1-champion-vs-champion-asias-greatest-battle-of-champions.html

Salı, Ağustos 16, 2011

UFC'den FOX TV çıkarması! ve diğer haberler...

Bu anlaşma MMA'in çok daha geniş kitlelere ulaşması adına
çok ama çok önemli bir basamak olacak...
Bu haber çok bomba haber:
UFC, yayın hakları için Amerika'nın en çok izlenen TV kanallarından biri olan FOX TV ile anlaşmış! Ara-event dediğimiz Versus ve Live gibi eventleri ve en önemlisi TUF serisini FOX'a taşıyacak birkaç yıllık bir açıklama yapılmış. UFC'nin her yıl ortalama 3-4 eventi FOX'ta yayınlanacakmış. Ocak 2012'de başlıyorlarmış. İki taraftan da resmi onaylama gelmedi ama bütün MMA siteleri harıl harıl bu konuyu konuşuyor!

Diğer haberlere kısaca bir göz atacak olursak:

- Anlaşılan Overeem ve UFC sıkı pazarlıktalar. Ve sanki Fedor'un aksine bu sefer taraflar bir anlaşmaya varacaklarmış gibi görünüyor. Overeem hemen ilk maçında kemer için dövüşmek istiyor. Ama UFC'nin buna yanaşacağını sanmam - ki bence de Overeem'in kemer maçından önce bir maç yapması şık olur.

- UFC 134, nam-ı diğer UFC Rio, 27 Ağustos'ta (haftaya) Brezilya'yı sallayacak. En son Anderson Silva vs. Vitor Belfort maçının Brezilya'da büyük olay yarattığı ve UFC'nin futboldan sonra ülkedeki en büyük 2. spor haline geldiği söyleniyor. Hatta Vitor Belfort UFC'nin kısa sürede futboldan da popüler olcağını söylüyor ama yavaşşşş diyesim geldi şahsen benim...

- ONE FC için internette baya bir heyecan var. Asya'nın en büyüğü olacak deniyor. Hiç bir büyük MMA organizasyonu Vale Tudo'ya bu kadar yakın olmamıştı deniyor. Galba hakikaten sağlam bir şey geliyor bu sefer...

- Dan Hardy üst üste 4 yenilgi almış olmasına rağmen UFC'den gönderilmiyor... Gerçek bir savaşçı olduğu için falan deniyor ama herhalde seyirci çekme potansiyali daha ön planda olsa gerek UFC'nin bu kararında...

- Shaquille O'Neal şu anda popüler kültürdeki en etkin MMA elçilerinden biri, belki de birincisi durumunda. Birkaç yıldır MMA antremanı yaptığı bilinen Shaq, bu yaştan sonra tabi dövüşmeyecek ama Chuck Liddell gibi UFC'de şirket için çalışacakmış...

Salı, Ağustos 16, 2011

UFC on Versus 5: Chris Lytle’dan mutlu son... Dan Hardy için karanlık günler devam ediyor..

(Kansporu için yazan: Gökhan1985)

Ara-etkinlik olarak da bilinen "UFC Live", "UFC Versus" gibi eventlerden biri daha geride kaldı... Chris Lytle için jübile anlamında olan bu etkinlikte, bir MMA yıldızının emekliliğine tanıklık ettik. Gecenin ana kartındaki maçlar kalite açısından çok da kötü değildi. Chris Ltyle'a maçtan sonra bir de harley-davison motorsiklet hediye edilmesi de etkinliğin ayrı bir ilginçliği oldu.

Amir Sadollah vs. Duane Ludwig
Octagon'daki en iyi muay thai dövüşçüleri arasında gösterilen TUF birincisi Amir Sadollah bu sefer sert kayaya çarptı. Bir önceki maçında MMA severlerin büyük beğenisi kazanan  DaMarques Johnson’ı ezici bir üstünlükle yenen siyah kuşak sambocu bu sefer aynısını Duane’e yapamadı. Maç her şeyiyle Duane Ludwing’indi. Karşılaşma iki dövüşçününde kazanma isteğiyle ilerlediği için seyirciye guzel anlar yaşattı. Ancak her iki tarafın da açık dövüşmesi iki MMA'cininde performansını bir hayli etkiledi. Özellikle Duane Ludwing’in birkaç yumrukla Amir Sadollah’ı indirebilme fırsatı varken güçlü vurmayınca rakibini sarsmakla yetindi. Sadollah ise push kick (ön itici tekme) kullanmaktan pek öteye geçememesinin yanında kavrama oyunlarından da (clinch) istediğini alamadı. Sonuç olarak maçı sürpriz olan taraf ve tekrar veltersiklette dövüşen Duane Ludwing kazandı.

Donald Cerrone vs.  Charles Oliveira

Gecenin en güzel maçlarından birinde ‘The Cowboy’ ardı arda 5. maçını kazanmış oldu. Maç içinde tecrübesini konuşturan kickboks temelli Donald Cerrone, genç rakibine geçit vermedi ve bu sefer bir önceki maçın aksine rakibini bitirmek için üzerine gitti.
Diyaframa çıkan müthiş aparkattan sonra Brezilyalı kendini toparlayamadı. Yerde yumruklara mahkum olmasının akabininde hakemin araya girmesiyle teknik nakavtla maçı kaybetti. Donald Cerrone bu yumrukla "gecenin nakavtı" ödülünü de kazandı. Tabi hemen belirtmek gerekir ki maçı kaybetmesine rağmen Charles Olveria bir şampiyon potansiyeline ve ruhuna sahip olduğunu açıkça ortaya koydu. Henüz 21 yaşında olan ve kariyerine tam 14 galibiyet sığdırması son derece dikkate şayan bir özellik.

Bu maçı kaybetmiş olmasına rağmen, tek eksiği tecrübe olan Charles'ın, UFC hafifsikletinde geleceğin şampiyon adayları arasında gösterilmesi an meselesi.


Jim Miller vs.  Ben Henderson
Ben Henderson’un adeta devleştiği maç, WEC’in kapanıp buradaki dövüşçülerin UFC’ye gelmesinin ardından bu sikletin nasıl da bir ilgi odağı bir haline geldiğini gözler önüne seriyordu. Gecenin maçı seçilebilecek kapasiteye sahip bu karşılaşmada Jim Miller'ın kol kilitlerine, bacak kilitlerine ve boğmalara sabırla karşı koyan ve rakibini döven ‘Smooth’ maçı 30-27, 29-28, 30-26 ile puanla kazandı. Jim Miller, yer oyununda pozisyon koruyacağına hemen rakibini bitirmeye çalıştığı için kendini yorup, alta düştü ve altta Henderson'dan baya bir yumruk yedi. Maçın hikayesi aslında buydu. Bundan önce sadece iki maç kaybeden (ki bu maçların birisi Frankie Edgar ve diğeri Gray Maynard maçlarıdır) Jim Miller, top contender (unvan maçını hak eden müsabık) adayları arasında kendine yer bulmaya devam edecektir. UFC'deki ikinci galibiyetini alan eski WEC şampiyonu Henderson, yakın gelecekte Anthony Pettis ile bir rövanş maçı ihtimalini akıllara getirdi.

GECENİN ANA MAÇI: Dan Hardy vs.  Chris Lytle
Chris Lytle için bir elvada niteliğinde olan maç, tecrübeli dövüşçü için mutlu sonla bitti. 36 yaşında olan ve bugüne kadar tam 54 maça çıkan ‘Lights out’ artık emekli oldu.
Son maçında kendisine dişe diş bir rakip verilen Lytle, yine pes ettirme ustalığını ve fırsatçılığını kullanıp İngiliz rakibini boğarak hem gecenin pes ettirme ödülünü hem de gecenin maçı ödülünü kazandı. Emekli olduktan sonra itfaiyeciliğe devam mı eder bilemeyiz ancak UFC tarihinde en çok bonus kazanma rekorunu elinde tutan Chris Lytle’a şükranlarımızı sunuyoruz. UFC ile ilişiği kesilmesi an meselesi olan Dan Hardy ise arka arkaya bu dörüdüncü yenilgisini almış oldu. Eski Dan Hardy'nin yerinde yeller esiyor desek pek de abartmış olmayız. Maç içinde çok defa ayaklarını kullanması gerekirken bundan kaçınan ve rakibinin boksuna boksla karşılık veren Dan Hardy, ilk yere alma girişiminde boynunu kaptırdı... Georges St. Pierre ile yaptığı unvan maçından sonra söylediği "ben pes etmem" lafını yemiş oldu. Acilen toparlanıp eski günlerine dönmesi gereken ‘Outlaw’, Britanya’ya yine boynu bükük dönüyor.

Salı, Ağustos 16, 2011

Kimbo Slice, ilk boks maçında 39 yaşındaki rakibini 17 saniyede nakavt etti...

MMA'deki yer oyunundan sıkılmış olduğunu tahmin ettiğimiz Kimbo Slice, boks kariyerine bombastik bir başlangıç yaptı. Tabi rakibinin 39 yaşında olduğunu ve boks kariyerinin 0-2 olduğunu da belirtmekte fayda var...

Çarşamba, Ağustos 10, 2011

Kickboks Milli Takımımızda taciz rezaleti, ve daha fazlası...

Bildiğiniz gibi ülkemizde karate, kickboks, güreş, jiujitsu ve neredeyse bütün dövüş sanatlarını kapsayan 'mücadelesporları' isimli iyi bir forumumuz var. Ben de arada sırada buraya bakıyorum, hatta bizim blogumuzla ilgili bir kaç yazı ve yoruma da rasgeldim. Ancak sebebi nedendir bilinmez, artık şifreyle sadece üye girişi yaparak bu foruma ulaşabiliyorsunuz. Geçen gün mücadelesporları forumuna ulaşmak isterken mucadelesporlari.net isimli bir başka blog çıktı karşıma. Özveriyle yapıldığı belli, ancak Ekim 2010 tarihinden beri tek bir yeni yazılmamış bir blog... Terkedilmiş adeta...

Bu gizemli ve hüzünlü sitede, Ekim 2010 tarihinde girilmiş olan son yazının başlığı dikkatimi çekti. Başlık şöyleydi: "Utanmazlar... Macera devam ediyor". Merak ederek okumaya başladğım yazı kısa sürede moralimi bozdu. Yazıda Milli takımımızdan bir antrenörün geçen sene Sırbistan'da yapılan dünya gençler şamiyonasında rakip takımlardan birinin 15 yaşındaki bayan sporcusuna tacizinden bahsediliyordu... Akabinde anlatılanlar ise daha da rezildi. Skandal daha fazla büyümesin diye bütün milli sporcularımıza rakip takımdan özür diletilmiş (onların ne alakası varsa?!), antrenörün hemen Türkiye'ye geri yollanacığı sözü verilmesine rağmen ertesi gün antrenör yine salondaymış. Ve Sırbistan'ı terk edene kadar bütün sporcularımız otobüste korku içinde uyuyamamışlar falan filan... Olacak iş değil...

Yazıyı yazan editör (ismi meçhul), kickboks federasyon başkanı Salim Kayıcı'ya ateş püskürüyor. Bu antrenörü sahiplenmekle ve gereken şekilde cezalandırmamakla itham ediyor... Okudukça midem bulandı. Hatta acaba bu site bu yazıdan sonra mı terkedilmeye mahkum bırakıldı diye de düşünmeden edemedim. Bilemiyorum...

Yazının tamamını okumak için: http://www.mucadelesporlari.net/?p=119

Salı, Ağustos 09, 2011

Hayatınızda göreceğiniz en manyak takedown'lardan biri!

Geçen hafta Gençler Dünya Greco-Romen Güreş Şampiyonası'nda Amerikalı Ellis Coleman'ın İran'lı rakibine yaptığı inanılmaz uçan takedown (yere alma) hareketinin adı "flying squirrel / uçan sincap"mış... Tuş değil tabi ama 3 puan...


Ellis Coleman, Bellator'un şampiyonu Ben Askren ile Jiu-Jitsu antremanlarına başlamış bile: http://prommanow.com/index.php/2011/08/02/ellis-the-flying-squirrel-coleman-rolling-with-ben-askren-video/

Pazar, Ağustos 07, 2011

Rabbit Punch: Kafa arkasına darbe

Geçen haftasonu Strikeforce'ta Hendo'nun Fedor'un kafasının arkasına attığı yumruklar ve bu haftasonu UFC133'te Belfort'un Sexyama'nın ense köküne indirdiği yumruklar eski bir tartışmayı tekrar gündeme taşıdı...

Bu işin doğasında var!
Bildiğiniz gibi K1'da olsun, PRIDE'da olsun, her türlü dövüş müsabakasında kafa arkasına ve ense köküne darbe kesinlikle yasaktır. Çünkü beyne ve omur iliğe kalıcı zarar, hatta ölüm tehlikesi vardır. Abartı değil. Ancak tekrar tekrar görüyoruz ve biliyoruz ki, hem eskiden K1'de ve PRIDE'da, hem de günümüzde modern MMA'de kafa arkasına vurulan darbe bu işin kaçınılmaz bir parçası halinde... Her MMA event'inde, en az bir kere hakemin bir sporcuyu 'Dikkat et! Kafa arkasına vurma!' diye uyardığına şahit oluyoruz. Her maç kasten olmasa bile illa aradan bir iki yumruk kafanın arkasına denk geliyor. Başka türlü olmasına imkanı yok. Olayın doğası böyle. Dövüşün doğası böyle. Peki bu durumda ne yapılmalı? Bu işe ne kadar müsammaha edilmeli?

'Rabbit Punch' terimi avcıların tavşanları öldürmek
için kafalarının arkasına vurmalarından geliyor.
Hem Hendo vs. Fedor, hem de Belfort vs. Akiyama maçlarında şöyle bir benzer durum var. İki maçta da kafa arkasına yumruklar gelmeden hemen önce rakip zaten maçı %90 kaybetmiş durumdaydı. Fedor'un bilinci kapanmış görünüyordu (ve hatta belki bu kafa arkası yumruklar onu tekrar uyandırdı), Akiyama ise fena şekilde sersemlemişti. Bu durum iki dövüşçü için de çok kritik bir süreç teşkil ediyor. Çünkü darbeyi vuran dövüşçünün hemen vurmaya devam edip, hakem ikna olana kadar rakibini bitirmesi lazım. Aksi takdirde Kongo vs. Barry maçında olduğu gibi nakavtın ucundan dönen (hatta uyuyup uyanan) dövüşçülerin maçı çevirdiğe bir çok kez şahit olduk. Rakibini yere düşüren dövüşçü bu riski alamayacağı için vurmaya devam etmesi lazım. Ve bu durumlarda çoğunlukla yerdeki rakip yüzünü diğer tarafa çevirdiğinden, veya hatta yüzüstü yatıyor olduğundan kafasının arkası açıkta kalıyor ve saldıran dövüşçü ister istemez aradan kafasına bir iki tane vurabiliyor. Daha doğrusu aradan kafasının arkasına bir iki tane gelmesini göze alıp allah ne verdiyse sallıyor.

MMA hakemliğinin en zor kısmı
Hakemlerde burda durumun kritikliğini göz önünde tutup bu darbelere ister istemez müsammaha gösteriyorlar. Çünkü zaten bu anlarda öyle bir panik cereyan ediyor ki, kafa arkasına yumruk gelmiş, gelmemiş, noldu, ne bitti falan derken maç bitiveriyor bir anda. Hakem için çok zor anlar bunlar. Biz izleyiciler, çoğu zaman TV karşısında tekrarı için bekliyoruz karar vermek için. Hakemin olay yaşanırken müdahele etmesi lazım. Zaten MMA'in diğer dövüş sporlarından en büyük farkı, ve spor dünyasına getirdiği en büyük fark belki de bu durum.. Boksa spor diyen ama MMA'e barbarlık diyen bir kesim için en büyük fark belki de bu durumdan ileri geliyor. (PRIDE döneminde işin içine bir de bayılmış bir sporcunun kafasına atılan futbol tekmeleri ve stomp'lar yani kafaya ayakla basmalar giriyordu ki, hakikaten bu iş artık orda spor olmaktan iyice çıkıyordu...)

Sporcu güvenliği nerede başlıyor? Dövüş nerede bitiyor?
Madalyonun diğer yüzünde ise şöyle bir konu var. Eğer maçın son anlarındaki bu gibi durumlarda dövüşçüleri caydırmak için kafa arkasına darbelere çok sıkı bir yasak getirilirse, bu sefer de maç boyunca yerde dövüşürken kendini korumak için kasten yüzünü saklayıp kafasının arkasını rakibine dönen dövüşçülerle karşılaşacağız. Aslında zaten bir dereceye kadar bu iş böyle... Ama dediğim gibi sıkı bir uygulama başlatılırsa bu iş çok daha sistematik bir hale gelip dövüşün doğasını baltalamış olacak.

Aslında bu olayı şu anda yerdeki rakibin kafasına diz atma konusunda bizzat yaşıyoruz. Dövüşün doğasına tamamen aykırı bir şekilde kafasını rakibine kaptırmış dövüşçüler sırf bu kuraldan yararlanmak için parmaklarını veya bir dizlerini yere değdiriyorlar. Böylelikle rakibin diz darbelerinden korunmuş oluyorlar.

MMA'in doğuş sebebi
MMA'in doğuş sebebi göz önüne alındığında bu tam bir fiyasko. Çünkü biliyoruz ki UFC, Gracie ailesi tarafından farklı dövüş tarzlarını aynı kafese atıp hangisinin üstün olduğunu bulmak için düzenlenmiş bir olaydı. Kuralsızdı! Halbuki şimdi siz yerde diz ve tekmeyi yasaklayınca güreşçilere büyük bir avantaj, thai boksçulara da büyük bir dez avantaj sağlamış oluyorsunuz.

Olayı daha da ileri götürürsek tabi kafa atma yasağı,  kasıklara darbe yasağı, hatta eldiven zorunluluğu gibi yerlere geliyor konu. Mesela 'Choke' adlı belgeselde kuralsız dövüş maçı öncesi, bir jiu-jitsu'cuya karşı eldiven giymek zorunda olduğunu öğrenen bir kickboksçunun serzenişi geliyor hep aklıma... O yüzden de dövüşün doğasından zaten uzaklaşmışız, önemli olan sporcuların güvenliği diye düşünerek daha fazla kural getirmek de bir çözüm olabilir. Ama ne yalan söyleyeyim, ben bunu isteyenlerden değilim. Dediğim gibi bu iş benim için en başından beri yarı spor, yarı gladyatörlük... Ve bence gladyatörlük yasaklanmamalı... Ama bu konular da her zaman tartışmaya açılmalı ve belli bir mantık çizgisinde ilerlenmeli...

12'den 6'ya dirsek darbesini yasaklayıp, kafa arkasına yumruklara devamlı göz yummakla bu iş olmaz...

Pazar, Ağustos 07, 2011

UFC 133: Rashad, Ortiz'i peri masalından uyandırdı. Vitor Belfort eski günlerine döndü. Dennis Hallman'ın slip mayosu dehşet yarattı! Yeni süperstar adayı: Rory MacDonald!

Anton Tabuena tarafından yapılan UFC133 posteri
UFC 133'te geceye Rashad'ın muhteşem performansı, Ortiz'in yenilse de alkışlanması, Vitor Belfort'un Sexyama'ya Wanderlei tarifesi çekmesi, Dennis Hallman'ın slip mayosu, Ebersole'un dirsekleri ve genç süper yetenek Rory MacDonald damgasını vurdu.

Rashad Evans vs. Tito Ortiz
'Suga' Rashad Evans, 14 aylık ring pasından sonra şaşırtıcı derecede sağlam ve her zamankinden daha da iyiydi. Kendisinden en az bir siklet daha büyük gözüken Ortiz'i hem ayakta hem yerde fena hırpaladı. Hem de karşısında belki de kariyerinin en iyi, formda ve tecrübeli Tito Ortiz'i varken! Ortiz bir ara giyotin boğma hareketiyle az kalsın üst üste ikinci sürpriz galibiyetini patlatıyordu ama Rashad artık bu peri masalı buraya kadar dedi. Ortiz o ikinci bacağını da kanca gibi geçirebilse Rashad'ın sonu da Bader'dan farksız olacaktı, orası kesin... O yüzden iki dövüşçü de alkışı haketti, iki dövüşçü de tarihe geçmiş (ve geçecek) isimler olduklarını bir kere daha kanıtladılar.

Rashad'ın hala yuhalanıyor olması da enteresan bir olay. Ne yalan söyleyeyim, benim Rashad'a olan tepkim geçti artık. Özellikle Tito'nun karşısında hem de ayakta son derece cesur yumruklaşmalara girdikten sonra, ve bir de o Ortiz'in solar pleksus'una attığı dizden sonra tamamdır...
- Maçın video özeti: http://sbn.to/ofHwcW

Vitor Belfort'tan Sexyama'ya Wanderlei tarifesi
Belfort, Sexyama'yı uykuya yatırdı
Vitor Belfort dün gece adeta 1998'deki o ünlü Wanderlei galibiyetini tekrar yaşadı, yaşattı. MMA'in gelmiş geçmiş en hızlı ellerine sahip olan adam ünvanını daha uzun süre taşıyacak gibi... Belfort şimdi kemer için Anderson Silva'ya karşı bir şans daha istiyor ama Dana White, Vitor'un daha yolu olduğunu belirtti. Anderson Silva'nın (Okami'yi yendikten sonra) ilk rakibinin Sonnen vs. Stann maçının galibi olacağını biliyoruz.

- Maçın video özeti: http://sbn.to/oNsfSZ

UFC'de %100 takedown defansıyla bugüne kadar sırt üstü yere yatırılmamış olan Akiyama Sexyama, 'PRIDE Grand Prix 2005' şarkısıyla çıkarak gönülleri fethetti, ancak UFC'deki üst üste 3. yenilgisini almaktan kurtulamadı. Maçtan sonra Dana White, Akiyama'yı çok evdiğini söyleyerek muhtemelen ona bir şans daha vereceğini de ima etmekten kaçınmadı.

İşte o slip mayo
Ebersole vs. Hallman'ın slip mayosu
Middleasy'nin haftalardır gözümüze soktuğu kıllı göğsü ve Brian Ebersole'a nedenini tam bilmediğim bir antipati duymaktan kendimi alamıyorum. Ancak Ebersole, veteran Dennis Hallman'ı dirsek darbeleriyle o kadar fena etti ki, artık dün geceden sonra ona saygı duymamak imkansız diye düşünüyorum.

Yalnız bu maçtan sonra doğrusu Ebersole'un performansından çok Halmann'ın slip mayosu konuşuldu. Bence komikti. Önce güldük geçtik, ama ardından şahsen Dana White'ın sert açıklamalarını son derece rahatsız edici buldum. Umarım Dana White bu konuda bir özür dilemek sorunda bırakılır (hiç sanmıyorum ama)... Neyse, bu konuya sonra daha geniş yer ayırmayı düşünüyorum.





Mike Pyle vs. Rory MacDonald
Dikkat! Rory MacDonald geliyor!
Gecenin belki de en önemli detayı Rory MacDonald'ın performansı ile vaad ettikleriydi. Rakibi Mike Pyle'ın hiç de boş bir adam olmaması da MacDonald'a karşı duyulan heycanı körükledi. En son Stephen Bonnar karşısında Jon Jones'u izlediğim zaman böylesine heyecanlanmış ve işte yeni bir yıldız geliyor diye hissetmiştim.  (Sonrasında Jon Jones'un böyle aşağılık bir köpek çıkacağını bilseydim heycanım o kadar fazla olmazdı tabi...) Rory MacDonald'ın hem yerde, hem ayakta, hem tarz olarak, hem güç olarak, yeni bir modern MMA ikonu olması çok ama çok muhtemel...


devamı: UFC 133 undercard izlenimleri

- Maç sonrası Rashad, Ortiz ve Vitor'un basın konferansını izlemek için: http://aol.it/r7yUOX 

Pazar, Ağustos 07, 2011

UFC 133 undercard izlenimleri

(Kansporu için yazan: Gökhan1985)

Johny Hendricks vs. Mike Pierce
İki başarılı velter siklet maçında üstün olan taraf Johny Hendricks bölünmüş kararla maçı kazandı. Uyguladığı taktikle ve akılcı bir dövüşle maçı kazanan Hendricks bütün temel olan vuruş tekniklerinin hemen hemen hepsini ortaya koydu diz, dirsek, yumruk vs... Buna karşın Mike Pierce'in aldığı çoğu darbelere rağmen ayakta kalıp soğukkanlılığını koruyarak maça devam etmesi ne kadar savaşçı ruhlu olduğunu gösterdi. Ayrıca Johny Hendicks’in yere alma girişimelerine başarılıyla karşı koyması köşesinde niye Chael Sonnen olduğunu açıklıyordu. UFC (özellikle Dana White) hem zeki hem de sert dövüşçüleri sever. İki dövüşçüyü de daha sonraki etkinliklerde yine görücez.


Ivan Menjivar vs. Nick Pace
Bir önceki maçında bir buçuk dakikada rakibini müthiş bir dirsekle yere yıkan Ivan Menjiar, hem sikletini tartıda geçti hem de bu defa sert bir kayaya denk gelse de kazanmasını bildi. Rakibi Nick Pace daha baştan kolay lokma olmayacağını belli etse de Ivan'a göre maç içinde çok daha durağan bir çizgide dövüştü. Maçın Menjivar’a gitmesinde de en büyük etken buydu. Tabi bir de maç sonundaki olaya değinmemek olmaz. Ivan Menjivar’ın diz darbesini yedikten sonra maça kaçak devam etmesi çok çirkin bir hareketti. Öyle ki diz darbesini aldıktan sonra birkaç saniye gözünü dahi açamadı. Ancak bu durum hakemler için bir sorun teşkil etmedi ve maç puanla El Salvadorlu dövüşçüye gitti. Bundan sonra Ivan’a ünvan maçına giden yolda bir eşleşme yapılır diye tahmin ediyorum.

Chad Mendes vs. Rani Yahya
Gecenin en sıkıcı maçı sıralamasında bir numaraya oturan Chad Mendes vs. Rani Yahya eşleşmesinda en büyük etken Chad Mendes’in vur-kaç taktiğiydi. Üç raund boyunca kombineden birebir girişlerden kaçınan Mendes ilk yere almasında dahi rakibini bıraktı. Maçlarının çoğunu puanla kazanan yenilgisiz Chad Mendes, eğer ünvan maçına çıkarsa Jose Aldo’nun karşısında ne gibi durumlara düşeceğini tahmin etmek per zor olmasa gerek.

Matt Hamill vs. Alexander Gustafsson
Bir zamanlar unvan maçı için en çok göze batan adaylardan olan Matt Hamill düşüşünü sürdürdü. Rakibinin başarılı bir boks taktiği uygulaması karşısında çaresiz kalan ‘The Hammer’ artık maçlara dövüşünden önce söylediği gibi ‘oyun planım yok oraya gidip onu yenicem’ gibi bir zihniyetle çıkmaz. Köşesinin direktiflerinden çıkmayan Alexander Gustafsson için ise önemli bir galibiyet sayılır. Aslında bu maç için Vladimir Matyushenko ile karşılaşması gerekirken sakatlık nedeniyle Matt Hamill ile eşleşmiş. Ard arda üçüncü galibiyetini alan İsveçli, tahminen diğer maç Matyushenko ile o yapar. O maçı da alırsa Gustafsson için güneşli günler yakında diyebiliriz.

Jorge Rivera vs. Costantinos Philippou
(bu maç undercard'da değildi, ama Can yazmayınca ben yazdım)
İki orta karar dövüşçü olan Rivera ve Phlippou maçında galip olan Kıbrıs Rum Kesimli dövüşçü oldu. Maçın büyük bir bölümü tellerde geçti. Birkaç kayda değer yumruk, üçgen-boğma ve kol kilidi girişiminden başka bir şey olmayan maçta Rivera’yı bir kez indiren (knockdown) Rum, bölünmüş kararla maçı aldı. Vasatı geçmeyen maçta yaşına rağmen üç round ayakta kalan El Conquistador’un emekli olma zamanı gelmiş gibi görünüyor.

Cumartesi, Ağustos 06, 2011

Hadi bakalım... UFC 133: Rashad vs. Ortiz bu gece

Bakalım Tito Ortiz, Rashad'ı indirip, adını MMA'in en büyük efsaneleri arasına altın harflerle yazdırabilecek mi?

2000'de kemeri kazanıp, 2003'e kadar kimseye kaptırmayan, sonra 2006'da tekrar kemer maçına çıkan Tito, şimdi 4 sene maç kazanamadıktan sonra 2012'de bir kere daha kemer maçına çıkmaya hak kazanırsa, bu eşi benzeri görülmemiş bir geri dönüş hikayesi olacak!

Download linkleri buraya!

Perşembe, Ağustos 04, 2011

ZUFFA, Fedor ve Marloes Coenen'i de yolladı...

ZUFFA, Alistair Overeem'den sonra MMA'in simgelerinden biri olan Fedor Emelianenko ve dünyanın en iyi 3 bayan MMA'cisinden biri olan Marloes Coenen ile de yollarını ayırdığını açıkladı. Fedor'un üst üste 3 maç kaybetmesinden sonra artık kimse tarafından izlenmek istemeyeceğini savunan Dana White, Golden Glory sporcularını göndermesi hakkında ise de "biz sporculara ödeme yaparız, menejerlere değil. Ve Golden Glory de bu sistemle çalışmaya kesinlikle yanaşmıyor" diyor...

Şimdi boşta kalan Overeem, Fedor, Coenen, John Einemo gibi flaş isimlerin nereye gideceği merak konusu... Muhtemelen bu isimlerin yanına çok yakında yenileri de eklenecek. Mesela Paul Daley?

ZUFFA'nın yavaş yavaş Strikeforce'u öldürmek istediğini artık sokaktaki çocuk biliyor. (Teşbihte hata olmaz)

ZUFFA'nın giderek tekelleşmesi ve kendi istediği yolda yürümeyen herkesi silme çalışmaları tam gaz sürüyor. ZUFFA (Dana White ve Fertitta kardeşler) bir yandan MMA'i meşru bir spor ve inanılmaz bir finansal fenomen haline dönüştürürken, bir yandan da MMA'in ruhunu ve tarihini hiçe sayacak hareketler yapmaktan kaçınmıyorlar. Finansal olarak başarılı, ve hatta belki doğru yolda diyebilceğimiz bir faşizm söz konusu. Ama aslında çok şaşıracak birşey yok. Dünyadaki genel politik trende baktığımızda faşizmin çıkışta olmadığını söyleyebilecek var mı?
 
MMA'den artık nefret ediyorum diyen Bloodstain Lane'e hak vermemek elde değil bazen...

- Günümüzde MMA'in geldiği duruma dair Bloodstain'in küfürlerinin arasında yakalayabilirseniz çok haklı serzenişler var: http://www.youtube.com/user/TheTeamTakeover#p/u/0/naADgQmRSr8
- Team Takeover'ın blogundan IQ Wrestler'ın yazdıkları, Bloodstain'in dediklerinin ciddi ve profesyönelcesi:  http://teamtakeover.tv/ufcmma-the-only-sport-that-gladly-shits-all-over-its-history/
- ve Dana White'ın savunması: http://www.mmafighting.com/2011/08/04/dana-white-talks-ufc-133-golden-glory-and-fedor-emelianenkos-f/

Perşembe, Ağustos 04, 2011

Melvin Guillard'ın yeni tshirt'ü bomba!

Stephan Bonnar'ın çıkardığı yeni koleksyonun adı 'Punch Buddies'..
Yorumsuz...

Salı, Ağustos 02, 2011

Aleksander Emelianenko, abisinin koçları hakkında ağır konuştu

(Öncelikle eğer hala izlemediyseniz Aleksander Emelianenko'nun PRIDE'daki James Thompson, Ricardo Morais ve Sergei Kharitanov maçlarını hemen burdan üzerlerine tıklayarak izlemeniz lazım!)

PRIDE'ın en heycanlı karakterlerinden biri olan küçük kardeş Aleksander Emelianenko, ne hikmetse MMA dünyasından silindi gitti. En son Affliction'da dövüşecekti ama, son anda Amerika'daki Atletizm Komisyon'larından birine takıldıktan sonra bir daha ondan ciddi bir haber duyamadık. Amerikan ve Japon MMA'inden uzak bir yerde, M-1 ve ProFC gibi Rus organizasyonlarında bir çok dev adamı devirmeye devam etti. Hatta en son bir rakibinin yumruk yemeden kendini yere attığı maçın görüntüleriyle manşetlerde soru işaretleri yarattı...


İki kardeşin bir süredir aralarının açık olduğu biliniyordu. Aleksander açık bir dille abisinin M-1 ile ilişkisini eleştirmiş, ve abisini spordan başka şeyleri ön planda tutmakla suçlamıştı. Fedor'un Bigfoot Silva'ya yenilgisinden sonra ise Fedor ve Aleksander tekrar beraber çalışmaya başlamışlardı. Fedor'un bu son mağlubiyetinden sonra ise Alexander, LifeSports.ru sitesine ağır konuştu:

"Orda öyle iki amip gibi oturdular sadece. Soru sorulduğunda 'Söylemesi zor... Maçta göreceğiz' gibi laflar ettiler. Hangi koç böyle bir cevap verir ki? Anca bu sporu anlamayan birinin vereceği cevaplardı bunlar. Ben o ikisine sadece 'kronometre' ve 'havlu' diyorum. Çünkü başka bir işe yaramıyorlar.

MMA sürekli gelişiyor, kendini yeniliyor. Ama 'kronometre' ve 'havlu' çalışma programlarında hiçbirşeyi değiştirmediler, adapte olmadılar. Zamanda donmuş gibiler. Fedor kendi çalışabilirdi. Bence Fedor birçok şeyi gözden geçirip, öğrenip, kendini geliştirmeli. Acı çekip, çalışmalı!

Fedor'la konuşacağız, bakalım birşeyleri değiştirmek istiyor mu. Eğer istiyorsa, ben varım!"

Kaynak: http://sbn.to/q90nKd

Ekleme: Bu arada Sergei Kharitanov da Aleksander hakkında MEGA ağır konuşmuş: http://middleeasy.com/index.php?option=com_content&view=article&id=5421:sergei-kharitonov-has-some-serious-beef-with-alexander-emelianenko&catid=34:organizations 
Bunu tercüme etmeye üşendim tabi...

Bir ekleme daha!: Aleksander Emelianenko da Kharitonov'a cevap vermekte gecikmemiş. Kharitanov için yalancı demiş. "Hepatit C testi yapıcam basının önünde, bakalım kim yalan söylüyormuş, pozitif çıkarsam parmağımı kesicem, negatif çıkarsa o parmağını kessin" demiş. Vay vay vay... http://middleeasy.com/index.php?option=com_content&view=article&id=5434:aleksander-emelianenko-decided-the-only-way-he-and-sergei-kharitonov-can-settle-their-beef-is-an-old-fashioned-finger-slicing-bet&catid=34:organizations 

Pazartesi, Ağustos 01, 2011

Tayfun Aktoz ve Hünkar Kılıç, 5 Ağustos Cuma akşamı Rusya'da PROFC'de

9 Temmuz'da geride kalan RMO 5'in ardından Türk sporcular, Topuz Yapım imzasıyla Dünya'ya açılıyor!

Türkiye'de MMA'in ilk sporcularından deneyimli Tayfun Aktoz, son olarak Topuz Yapım'ın resmi K-1 organizasyonlarından "K-1 World Selection 2010"da sahne almasının ardından bu kez Rusya'nın dünyaca ünlü organizasyonu "PROFC" içinde ülkemizi temsil edecek. Deneyimli sporcunun rakibi, Rus, 23 yaşında, 182 cm boyunda ve 102 kg ağırlığındaki Yevgeni Denşikov...

PRO FC'nin prestijli organiasyonu "PROFC XXX", 5 Ağustos Cuma akşamı Rusya'nın güneyindeki Rostov şehrindeki Petrovski Prichal'de gerçekleştirilecek. Galada Arny Isaksson ve Magomed Saadulayev rövanş maçı yaparken Avrupa Muay Thai şampiyonu Fransız Gregory Babene ise Belaruslu Vladimir Katyhin ile boy ölçüşecek.
Ring sporlarındaki önemli gelişmeler için Topuz Yapım'ı takip etmeye devam edin.

Birol Topuz
www.topuzproduksiyon.com