Pazartesi, Şubat 28, 2011

Ertan Balaban WFC röportajı

WFC röportajı: http://www.wfc.si/news/ertan-balaban (İngilizce)

Ertan Balaban, BRASA'dan dünya şampiyonu Igor Silva ile birlikte
Avrupa'nın önde gelen MMA organizasyonlarından WFC'in Ertan Balaban ile yazılı röportajını keyifle okudum. Röportajda WFC12'den sonra en konuşulan isimlerden birinin Ertan Balaban olduğu vurgulanıyor. Şimdi Sırbistan'da Sırp bir rakibe karşı dövüşecek olan Ertan, sadece bir yer dövüşçüsü olmadığının, ama kendini en rahat hissettiği alanın da yer dövüşü olduğunun altını çiziyor. Antremanla elde edilemeyecek doğuştan gelen bir nakavt kuvvetinin kendinde bulunduğunu söylüyor.

Not: Eğer Ertan WFC'deki önüne koyulan 2 rakibi daha geçerse çok ciddi ve dünyaca ünlü isimlerin karşısına çıkması söz konusu. Kendisine başarılar diliyoruz!

Pazar, Şubat 27, 2011

UFC 127: Yoksa 126'dan daha mı zevkliydi?

Kansporu için yazan: 
Sefa Atılgan (TheLastEmperor)

Bu sefer en azından UFC126'daki gibi hayalkırıklığına uğramadık... 126'daki gibi potansiyel 'Fight of the Year' (Yılın Maçı) adayı bir dövüş beklentisi yoktu...  (Griffin'in, Franklin dövüşü öncesi verdiği röportajın yalancısıyım)

Ama bazı ilginç notlar var ki kart üzerinde çok sıkıcı geçecekmiş gibi görünen şova renk katan şeyler, olaylar... Önce onlarla başlayayım.

Brian Ebersole - 30 yaşında 63 dövüş tecrübesiyle UFC'de debut (siftah) yaparken, sanırım hiç kimse ondan bu performansı beklemiyordu. Hatta onu tanımıyordu (en azından ben). Saymadım ama bir dövüş esnasında en çok giyotinden kurtulan kişi olarak rekor kırmış olabilir. Karşısında BJJ kara kuşaklısı olmasına rağmen yerde hiç zorluk çekmiyor, her seferinde kurtulmanın bir yolunu bulup 'omuz darbeleriyle' rakibinin suratını çarşamba pazarına çeviriyordu. Ayrıca ayakta dövüş sırasında sergilediği farklı 'tarzla' ileride takip etmem gereken isimler arasına adını yazdırdı bile.

Mark Hunt - K1 seviyesinde birisine karşı ayakta dövüşmeyi seçerseniz ne olur? Sarı saçlarınız kızıla dönüşür... Hunt'ı 6 dövüşlük yenilgi serisinden sonra (sırasıyla Barnett, Fedor, Reem, Manhoef, Mousasi, Sean McCorkle'a karşı) galibiyetle görmek beni memnun etti. Ne olursa olsun zamanında Wanderlei Silva ve Mirko Cro Cop gibi efsaneleri split decision ile yenmiş bir isim. UFC 127'de de KO of the Night'ı (gecenin nakavtı) alan kişi oldu. Umarım UFC'de kazanmaya devam eder.

Renk katanlar kadar gölgeleyenlerde olmadı değil... 

Riki Fukuda vs Nick Ring & hakemler -
3 round boyunca bir varlık gösteremeyen Ring'in jüri kararı ile (unanimous decision) kazanması kadar saçma bir karar görmedim. Bu kararın açıklaması yok. Ya UFC gerçekten J-MMA'den nefret ediyor. Yada dünyanın en salak hakemlerini tuttular. Fukuda'nın yerinde bulunmayı kimse istemezdi sanırım...

George Sotiropoulos vs. Dennis Siver  
Gece canlı izlerken Can ile favorimiz kesinlikle George'du. Ama nasıl Ebersole en çok giyotinden kurtulan kişi olarak rekor kırmış olma ihtimaline sahipse Siver'da tek dövüşte en çok takedown defense yapmış kişi olabilir. George'un ilk round'da 2 kez knockdown olmasına rağmen önce bu raunddan kurtulması, ve sonrasında  2. ve 3. raundlarda da ayakta korkmadan Siver'la mücadele etmesi beklenmedik bir durumdu. Siver'ı zor durumlara sokamasada kendi seyircisi önünde ezilmiyordu. Siver'ı da tebrik etmeden olmaz. Çok iyi hazırlanmış George'a. (29–28, 30–28, 30–27)

Co-main event - Bisping vs Rivera: Bisping'in dizi
Dövüş öncesi, yapılan trash-talk'lar ve tartılma esnasındaki gerginlikle ne olursa olsun merak uyandıran bir dövüş oldu diyebilirim. Ama Bisping'in bu trash-talk'lardan yerdeki Rivera'nın kafasına diziyle vuracak kadar etkilenmiş olması esas ilginç olanıydı. 'Brit'lerin (İngilizler'in) en büyük MMA yıldızı' olarak lanse edilen Bisping, beklenildiği gibi TKO ile kazanmayı bildi. Dövüş sonrası önce kendisini tebrik eden Rivera'ya 'benden özür dile' diye bağırması ardından da Joe Rogan'la yaptığı röportaj sırasında 'ben duygusal bir insanım' falan demesi ve Rivera'dan özür dilemesi gerçekten de duygusal ve anlık kararlar verebilen birisi olduğunu gösterdi.

Main Event - BJ Penn vs John Fitch
Dövüş kartını değerli yapan adamın, yani BJ Penn'in, dövüşüne geldi sıra... Kilo dezavantajı ve benzeri şeyleri düşününce, Penn'in ilk round'ın en başından beri Fitch'in oyununu oynaması çok akıllıcaydı. Herkesi ters köşeye yatırdı. İlk raunnda hem yerde (rear naked choke denemesi) hem de ayakta üstün geçiren Penn, 'Prodigy' olduğunu hatırlatır gibiydi.
İkinci raundda da ilk başlarda etkili olan, aktif olan taraf Penn'di... Fitch tüm dövüş boyunca yaptığı (aslında kariyeri boyunca) rakibi kafese yapıştırıp momentumu'nu alma çabası sırasında burnuna sert darbeler alıyor ve o andan sonra hatrı sayılır bir kan gölü yaratıyordu. Bu ana kadar her şey Penn'den yanaydı. Fakat 2. raundun sonlarına doğru Fitch oyunu yere indirip yumruklar bulsa da, yinede benim görüşüme göre kazanma adına yetmiyordu. Üçüncü ve son raunddaki senaryo ise aklıma hemen GSP vs. BJ Penn I dövüşününün son raundunu  getiriyordu. Fakat Fitch, GnP'da (yerde yumruklar) daha etkiliydi hakkını vermek gerekirse. Son raund kesinlikle Fitch dominasyonuyla geçiyordu.
Jüriden 'çoğunlukla beraberlik' (majority draw) kararı (29–28 Fitch, 28–28, 28–28) çıkarken, BJ Penn'in ''hakemlerin kararıyla kaybedeceğini düşünmüş müydün'' sorusuna dürüst bir şekilde 'evet'  cevap vermeside görülmeye değerdi. Bir an duraksayıp yukarı baktığında onun da emekliliğini açıklayacağını sandım. Fitch ne kadar çok GSP tarzına sahip bir dövüşçü olsa da, şöyle de bir durum var ki; ne BJ de ki nede GSP'de ki 'Allah vergisi' yeteneklerin hiçbiri Fitch'de yok. Ağır çalışmaların sonucunda bu duruma gelmiş birisi. Onun için bir önerim var sadece, ismi anons edilirken dünyanın en büyük nakavt makinesiymiş gibi hareketler yapmayı kessin yeter :)

Bu arada Fitch'in Rogan'a ''sanırım 13 galibiyet kemer hakkı kazanmamı sağlamıyor. O zaman daha da çok gelişmeliyim'' diye UFC yönetimine ufak bir taşlamada bulunmasının ardından, Dana White'dan cevap: "Fitch is saying give me my respect. He just fought a 155-pound guy to a draw and lost the first two rounds IMO"

Neyse önümüzde artık Strikeforce: Feijao vs. Henderson ve UFC 128 gibi çok güzel eventler var.

Maçların özetleri (ESPN'den): http://sbn.to/g395XE
maç sonrasındaki röportajlar için: http://www.mmafighting.com/videos/ 

*** Editörün notu: Bugüne kadar kardeşim Mete Evrenol'un geçen sene yazdığı UFC 108 canlı izlenimleri'nden sonra ilk defa bir konuk yazarın katılımıyla Kansporu blogumuz daha da zenginleşmiş oldu. Sefa Atılgan'a buradan teşekkürler ediyorum. Çok da güzel yazmış.

Perşembe, Şubat 24, 2011

Strikeforce bir çuval inciri berbat mı edecek?

Strikeforce 2011'e müthiş bir giriş yaparak 2 çok kaliteli event (Diaz vs. Cyborg ve Fedor vs. Silva) ile hem MMAseverleri fazlasıyla tatmin etti, hem de tarihinin en yüksek TV reytinglerine ulaştı. Belki daha da önemlisi, ciddi bir dövüşçü havuzu yaratıp ciddi bir lig olma yolunda bugüne kadar kat etmediği bir mesafeyi katetmiş oldu.

Ama şimdi turnuvanın Japonya'daki 2. ayağının iptal olması söz konusu. Problem sanırım Josh Barnett'in California State Athletic Commision'dan lisans alamaması.Fedor'un yenilmesiyle birlikte M-1'ın olayların dışında kalmasının da etkili olabileceği dedikoduları var... Şimdi Strikeforce TV'de bu kadar iyi reytingleri yakalamış ve tarihinin en önemli çıkışını yakalamışken bu önümüzdeki event'i iptal ederse tam anlamıyla bir çuval inciri berbat edecek. Herkes bu turnuvadan ve Strikeforce'dan soğuyacak. Prestij ve finansal anlamda büyük bir başarısızlık olacak...

Bu durumda belki de Strikeforce Josh Barnett'i turnuva dışında bırakıp bir başka yedek isimle turnuvaya devam etmeli diyenler var. Şahsen çok üzülürüm ama yine de turnuvanın ertelenmesinden daha hayırlı olur gibi. Keza önümüzdeki haftalarda üst üste UFC, TUF ve önemli boks maçları var. Strikeforce 9 Nisan'ı kaçırırsa reyting olarak büyük dezavantajda olacağı 9 haftalık bir süreç olacak önlerinde (bknz: http://sbn.to/eqPUvq )

Strikeforce için zaman daralıyor. Daha Japonya'daki eventin nerede olacağı bile belli değil. Zaten halihazırda güven kaybetmiş olan Strikeforce'un bir an önce medyayla konuşması gerekiyor. Bu suskunluk iyiye alamet değil

Salı, Şubat 22, 2011

Josh Barnett: ''Dana White çok merak ediyorsa ağzına işerim, bakalım Dianabol tadı alacak mı''

Josh Barnett'in hastasıyım. Herif sadece MMA'in gelmiş geçmiş en iyi ağırsikletlerinden biri değil, aynı zamanda bilgisayar oyunu ve japon anime hastası olan, her daim rahat ve ağzına geleni söyleyen 10 numara bir karakter... 2 hafta önce kendisiyle ilgili 'doping testi geçemez' iddiasında bulunan Dana White için, Barnett çok-tatlı-çok-sert konuşmuş.  Ben röportajın en sivri cümlesini alıp başlığa koyarak bağımsız bir blogcu olmanın tadını çıkartırken, Barnett de Strikeforce turnuvası ve Japon MMA'i hakkında sorulara cevap veriyor. İzleyelim...

Not: Röportaj, Strikeforce turnuvası başlamadan önce yapılmış
Not 2: Dianabol, bir çeşit doping maddesi (diye tahmin ediyorum)

Salı, Şubat 22, 2011

Tarihten Sayfalar: PRIDE'ın en iyi 10 maçı! -part2-

Listenin ilk kısmı için: PRIDE'ın en iyi 10 maçı! -part1- 

#5 - Kazushi Sakuraba vs. Carlos Newton (PRIDE 3)
Sene 1998'de, PRIDE denilen organizasyon daha 3. event'ini düzenliyordu. Genç yeteneklerden Sakuraba'nın 5, Carlos Newton'ın 6. maçıydı. Yani maçtan önce ortada bir heycan dalgası falan yok. Bu spora 'MMA' isminin verildiğini daha insanlar yeni yeni öğreniyorlar. Sherdog'dan bile öncesi... Devrin formda yıldızları Frank Shamrock, Mark Kerr ve Bas Rutten ve Igor Vovchancyhn... Tabi yine canlı olarak izlemediğim bir maç. O zamanlar bırakın MMA'i, K1'den bile haberim yok. Spor olarak o sıralar sadece Galatasaray'ın efsane Juventus maçlarının peşindeydik herhalde.
Sakuraba vs. Newton maçının o dönemde yarattığı etkiyi, sonradan özetlerini izleyerek ve okuyarak anlamış, hissetmiştim... Öyle bir devirde bu yeni kurulan PRIDE adlı organizasyonda 2 genç dövüşçünün yer oyunundaki ustalıkları ile verdikleri mücadele o güne kadar görülmemiş bir şeydi. Gracie'lerin, yer oyunundan bihaber rakiplerini ezip geçmelerine alışılmıştı. Güreş ve boksu beraber uygulayabilen bir avuç dövüşçünün hükmü sürüyordu. Ama Newton ve Sakuraba kadar zarif, teknik, sert, her an patlamaya hazır ve büyüleyici bir yer oyunu mücadelesinin o güne kadar bir eşi benzeri daha gerçekleşmemişti. Bu maç, yeni bir devrin en büyük habercisiydi.. Bu maçla birlikte Carlos Newton ufak çapta bir şöhret yakalayıp UFC'de tanınan bir isim olmaya doğru ilerlerken, Sakuraba ise tarihteki en büyük MMA yıldızı olmaya doğru ilk adımı atmıştı...
maçı izle: http://freevlog.hu/video/11410.html

#4 - Cro Cop vs. Rodrigo Nogueira (Final Conflict 2003)
PRIDE FC, K-1'den karizmasını çaldıkça, K1'den MMA'e geçiş yapmayı deneyen bir çok isim oluyordu. Ama bu geçişi tam anlamıyla başarabilen sadece tek biri vardı: Hırvat Mirko 'Cro Cop' Filipovic! MMA'de yaptığı 9 maçta hiç yenilgi almayan olan Cro Cop bir anda bütün dövüş dünyasının ilgisini üzerinde topluyordu. Muhteşem vuruş kabiliyetinin yanında üstün bir takedown defansıyla MMA'in yeni yüzlerinden biri olmuştu. Cro Cop'un highlight videosu o zamana kadar görüp görebilceğiniz en akıl almaz videoydu. Ağır siklette nakavt ettiği efsane isimler Igor Vovchancyhn ve Heath Herring'den bayrağı devralmıştı. Artık Cro Cop'un dünyanın en iyi dövüşçüsü olarak etiketlenmesi için önünde sadece iki engel kalmıştı: Nogueira ve Fedor...
Nogueira ise iki maç önce ilk defa Fedor'a yenilmiş, ama yine de dünyanın en iyi 2 numaralı ağırsikleti olarak efsane statüsünü devam ettiriyordu... Maç çok sert başladı. İlk 10 dakika boyunca Cro Cop Nogueira'yı adeta ringden sildi. Karşısında başka kim olsa çoktan nakavt olup gitmişti. Ama Nogueira 2. raundda, herhangi bir dövüşçü değil, MMA'in gelmiş geçmiş en büyük efsanelerinden biri olduğunu kanıtlayacaktı...
maçı izle: http://www.dailymotion.com/video/x6bc74_cro-cop-vs-nogueira-final-conflict_sport
(aslında internette bir çok en iyi 10 PRIDE maçı listesinde bu maç yerine Nogueira'nın Bob Sapp maçı var. İki maç çok benziyor. ikisi de Nogueira'nın efsane olmasında eşit önem taşıyor. Ben de çok düşündüm, ama sonunda Cro Cop'un Bob Sapp'tan fersah fersah daha kaliteli ve önemli bir rakip olmasından dolayı bu maçı seçtim)

#3 - Fedor Emelianenko vs. Kevin Randleman (Critical Countdown 2004)
Don Frye vs. Takayama maçından bile daha gerçeküstü, fiziksel olarak mümkün olduğuna görmeden inanamayacağınız başka ne olabilir? Tabi ki Fedor'un 2004 yılında eski UFC şampiyonlarından Kevin Randleman tarafından kafa üstü çakıldıktan sonra dönüp o maçı ordan almasından başka birşey olamaz... 73.000 biletli izleyicinin gözleri önünde gerçekleşen bu hareket bugün 'Randleplex' adıyla anılıyor. Bugüne kadar bu sahneyi gösterdiğim bütün arkadaşlarım aşağı yukarı aynı şeyi haykırdılar: ''Oha adam öldü herhalde!''... Zamanının yorumcusu ve eski toprak MMA'ci Frank Trigg, ''O an MMA'deki ilk ölümü gördüğümüzü düşündüm'' diye anlatıyor. Bugün Anderson Silva veya GSP'nin gelmiş geçmiş en iyi MMA'ci olduğunu iddia edenlerin büyük ihtimalle hiç izlemedikleri bir maç bu...
maçı izle: http://www.220.ro/sport/MMA-Kevin-Randleman-Vs-Fedor-Emelianenko/WlbO4m0aZV/


#2 - Fedor Emelianenko vs. Cro Cop (Final Conflict 2005)
Kim ne derse desin MMA ağırsiklet tarihinde bu maçtan daha büyük bir maç yaşanmadı... Bu maçtan önceki heycanımı hatırlıyorum da... İki titan! İki kabus gibi adam! Fedor yenilgisiz! Cro Cop bir tek Nogueira'ya yenilmiş ama 10 maç daha yapsalar 10'unu da kazanacak bir performans göstermişti! Ve en önemlisi de iki sporcu da formunun zirvesindeydi!
Birkaç yıldır heycanla beklenen bu rüya maç sonunda 2005 yılında gerçekleşiyordu. Maç başladığında nefesler tutuluyordu... Cro Cop ve Fedor birbirlerine her dokunduğunda, çok iyi hatırlıyorum, ringde elektrikler çıkıyor, şimşekler çarpıyordu adeta. Ben öyle bir his bir daha hiç bir zaman hissetmedim... Turnaklarınızı yediğiniz, müthiş bir savaş halinde geçen maçta Cro Cop, Fedor'un burnunu kırıyor, ama 20 dakika sonunda az bir farkla da olsun üstünlük sağlayan taraf Fedor oluyordu... Gerçek bir titanlar savaşı olan bu maçın bir benzerini daha izleyebilmek için 6 yıldır bekliyoruz...

intro & giriş: http://www.youtube.com/watch?v=4R22RBq66LU
maçı izle: http://www.youtube.com/watch?v=lfnBpuMzEeM
maçın özet görüntüleri: http://www.youtube.com/watch?v=B0odKuRTJ8Q


#1 - Wanderlei Silva vs. Kazushi Sakuraba (PRIDE 13)
Bu maçın PRIDE'ın en iyi maçı olmasının birçok sebebi var... Kanımca MMA tarihindeki en ünlü maçtır bu maç! MMA'in gelmiş geçmiş belki de en büyük 2 yıldızının ilk çarpışmasıdır! MMA'in doğuş sebebi olan Grapler vs. Striker (yer dövüşçüsü vs. vuruşçu) savaşının en ünlü simgesidir...
MMA'in evrimine baktığımızda 3 isim görürüz: Gracie ailesi... Sakuraba... ve Wanderlei... Bir bayrak yarışıdır bu adeta. Sakuraba Gracie'leri ezip geçerek MMA'e sınıf atlattıysa, Wanderlei de Sakuraba'yı mahvederek MMA'e dünya çapında popülerite olarak en az bir veya 2 sınıf daha atlatmıştır. İnsanların Wanderlei videoları izleyerek MMA nedir öğrenmesinin başladığı maçtır bu maç...
2001 yılında gerçekleşen ve benim de sonradan youtube'dan izleyerek MMA'yle tanışma sebebim olan bu maç, içerdiği şiddetin akıl almaz boyutuyla izleyen herkesin hayatının sonuna kadar kafasında yer edecek bir yapıya sahiptir. İzlerseniz maçtan sonra spikerlerin bile şok olmuş olduğunu anlarsınız. Bu maç hakikaten MMA'in spor ile gladyatörlük arasında ince bir yerde olduğunun kanıtıdır. Ayrıca diz darbelerinin stirker'ın grappler'a karşı ne kadar büyük bir silah olduğunun kanıtıdır. Bugün UFC'de yerde diz darbelerine izin olmaması yüzünden aslında bambaşka bir oyun izlediğimizin kanıtıdır... Sakuraba'nın yediği tekmeler ve dizlerden sonra dizleri üzerinde hala feyk atıp Wanderlei'nin tekmesinin altından geçtiği an benim için MMA'in en manidar sahnelerinden biridir.
Yenilmez olarak düşünülen MMA tanrısı Sakuraba'nın perişan olduğu bu maç, 3 maçlık bir Wanderlei vs Sakuraba destanının başlangıcıdır. Sakuraba perişan olmasına (ve sonraki maçları da kaybedecek olmasına) rağmen daha sonra başka yıldız isimleri mağlup edip akıl almaz galibiyetlerine (Randleman ve Rampage Jackson galibiyetleri başta olmak üzere) devam edecektir...
intro & giriş: http://www.youtube.com/watch?v=2RFDwuQ3KGQ  
maçı izle & sonrası: http://www.mmalinker.com/videos/view/34826/PRIDE-13-WANDERLEI-SILVA-vs-KAZUSHI-SAKURABA-1-
(maçtan önce Tito'nun Sakuraba'ya verdiği öpücüğü ilk defa görüyorum ben de!)


BONUS - Kazushi Sakuraba vs. Royce Gracie (Pride Grand Prix 2000)
Öyle bir maç ki, kural yok, jüri yok, zaman sınırı yok... MMA'in mucidi Royce Gracie, MMA'in ikonu Sakuraba'ya karşı.. iki taraftan biri pes etmeden maç bitmeyecek! ve sonunda ortaya çıkan belki çok heycanlı bir maç değil ama 90 dakikalık bir destan! Asla pes etmeyen Gracie'lerin en büyük gururu Royce, altıncı 15 dakikalık raund sonunda pes ediyor. Sonradan bacağında kırık olduğu açıklanıyor. Daha da inanılmazı, Sakuraba bu maçtan sonra aynı gece bir maça daha çıkıyor!!! Hem de  o zamanlar dünyanın en iyi ağırsikleti kabul edilen Igor Vovchancyhn karşı!!! 15 dakika müthiş bir savaş verip ancak jüri kararıyla mağlup oluyor! Kazansa finalde bir maça daha çıkacak! Yazarken bayılcam şimdi...
intro & giriş: http://www.youtube.com/watch?v=2v_cDhcHYLU
maçı izle!!!: http://video.google.com/videoplay?docid=605077178385624483#

Pazartesi, Şubat 21, 2011

PRIDE Onyılı

Kansporu takipçilerinden Van Auger'in dün bahsettiği PRIDE Decade (PRIDE Onyılı) adlı muhteşem belgesli izlemek için: http://www.mmafan.com/Organisations.aspx?o=49

PRIDE Decade, 1997'den 2007'ye PRIDE FC fenomenini anlatıyor. PRIDE liderliğindeki bu döneme, Çapraz Eğitimliler MMA dönemi diye tabir ediliyor. Proto-MMA denilen emekleme devresinden sonraki ilk faz.

PRIDE'ın yakuza sebebiyle çküşünün hikayesini anlatan uzun ve oldukça aydınlatıcı bir yazı (İngilizce) : http://www.fightopinion.com/2007/12/21/my-personal-outlook-on-the-japanese-mma-scene/

Pazartesi, Şubat 21, 2011

Tarihten Sayfalar: Kazushi Sakuraba! Gelmiş geçmiş en büyük MMA yıldızı?

Büyüklük ne demek tabi tartışılır... Ama MMA'in gelmiş geçmiş en büyük yıldızı olarak Kazushi Sakuraba'nın yeri bambaşka diye düşünüyorum. Bugün biz MMA sporuyla bir şekilde ilgileniyorsak bunu en çok Sakuraba'nın yarattığı efsaneye borçluyuz. Sakuraba'nın zamanında yarattığı efsaneyi bugün başka biriyle kıyaslamanız çok zor... Yenilgisiz Gracie ailesini ezip geçmesinden tutun da, Vitor Belfort, Rampage, Randleman, Ken Shamrock'a karşı aldığı galibiyetler... Wanderlei, Nogueira, Igor Vovchancyhn ve Cro Cop'la girdiği unutulmaz mücadeleler... Her seferinde kendisinden 1, 2 hatta 3 siklet büyük adamlara karşı koyduğu performanslar... Eşi benzeri olmayan bir kariyer.. Eşi benzeri olmayan bir miras... Ben, onun MMA'e sınıf atlatan yolculuğunu saygıyla selamlamaktan bir türlü sıkılmadım. En son internette izlerken tüylerimin diken diken olduğu 2 Sakuraba videosunu sizlerle paylaşmak istedim...

En iyi Sakuraba highlight'larınan biri:



Sakuraba mini belgeseli:

03:10 - Don Frye: ''You have the greatest name (family) in fighting, against this unknown Japanese kid!''
04:15 - ''The Sakuraba vs. Gracie rivalry is bigger than Mixed Martial Arts...''

Pazar, Şubat 20, 2011

Röportaj: Judo Milli Takımlar teknik direktörü Bünyamin Er

Geçen hafta görme engelliler judo milli takımımız Litvanya'da şampiyon olunca Kansporu olarak teknik direktör Bünyamin Er ile bir röportaj yaptık. Kendisi bizi kırmadı ve sorularımızı facebook üzerinden yanıtladı.

- Sayın Bünyamin Er, öncelikle bize judo ve dövüş sanatları geçmişinizden bahseder misiniz?
- Judoya 1966 yılında basladım. Ankara'da bölge şampiyonluğundan, Türkiye şampiyonluğuna kadar dereceler elde ettim. Ankara bölgesinin kadrolu resmi antrenörlüğünden sonra , hakemlik kariyerimde A klas uluslararası hakem olarak bircok uluslararası turnuvada ve 2008 Pekin Paralimpik Oyunları'nda Olimpiyat hakemliği yaptım. Türkiye Judo ve Kuras federasyonunda hakem komitesi başkanlığı yaptım. Avrupa Kuras Federasyonu Hakem Komitesi uyesiyim. IBSA Uluslararası Görme Engelliler Dünya Federasyonu'nun Judo Hakem Komitesi 2. başkanıyım. Türkiye Görme Engelliler Spor Federasyonu Judo Branşının teknik direktörüyüm.

- Görme engelli judo, sporun doğası olarak normal judodan nasıl farklı (veya nasıl farklı değil)?
- Görme engelli judo, normal judodan farkı sporcuların başlangıçta birbiriyle komi kata denilen tutuş şekliye tutturularak başlar, ancak diger kurallar ve teknikler aynıdır.Burada sporcular cok daha titiz ve konsantrasyonları yüksek olmaktadır.

- Takımınızın başarısını neye bağlıyorsunuz? Takımımızın diğer ülke takımlarına karşı en büyük avantajı/dezavantakı neydi?
- Takımımzın başarısı herseyden önce inanç, kendine güven, takım içindeki birlik ve beraberlik, disiplin ve çok ciddi çalışmaya baglıdır. Ayrıca Görme engelliler federasyonu ve Gençlik Spor Genel Müdürlüğünün desteklerine bağlıdır.

- Madalya kazanan sporcularımızdan biraz bahseder misiniz? Günlük işleri nedir? Sadece sporla mı uğraşırlar? Milli takım dışında hangi kluplerde antreman ve müsabaka yapıyorlar?
-Madalya kazanan sporcularımız kamu kuruluslarında çalışanlar, öğrenci olanlar ve sadece spor yapanlardan oluşmaktadır. Sporcularımız Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü ve İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesindedirler.

-Basından yeterince ilgi görüyor musunuz?
-Basından daha fazla ilgi bekliyoruz, çünkü basın sayesinde Judo yapmak isteyen diğer engelli kardeşlerimize daha cabuk ulasabileceğiz

İçtenlikle size tesekkur ediyorum.
Bünyamin ER
Judo Milli Takımlar Teknik Direktörü

Röportaj: Can Evrenol

Cumartesi, Şubat 19, 2011

Türk basınında MMA cehaleti aynen devam! Konusunu çalışmadan MMA haberi yapmaya kalkışanlar: Ercan Taner ve Müjgan Halis

2 sene önce ülkemizin ileri gelen saygın haber kaynaklarından Habertürk'de ''Kafesin mimarları birbirlerini dövüyorlar'' diye traji-komik bir haber çıkmıştı (bknz: http://alturl.com/ec57y). Aslında içeriği komik değil, yapılan haberciliğin yüzeyselliği, isabetsizliği ve yanıltıcılığı komik olan. Haberde tamamen doğru tek bir cümle yok. Birşeyler duyup mahallede arkadaşlarına anlatır gibi yazmışlar.

Aradan bir buçuk sene geçti, dünyada MMA alıp başını giderken, ülkemizde de kıpırtılar başladı. Murat Kazgan ve Ertan Balaban çeşitli dergi ve gazetelere konu oldular. Ama gelgelelim yapılan haberlerin ve röportajların uydurukluğu malesef devam ediyor...

Geçen ay Ertan ve Değer, Corvos MMA olarak, hem de yanlarında dünya şampiyonu BJJ'ci Felipe Costa'yla NTV Spor'a çıktılar. (bknz: http://bit.ly/eRyD6D ) Programın sunucusu, malesef futbol adamı olmaktan öteye gidememiş Ercan Taner... Elindeki konuyu 10 dakika bile çalışmadığı belli olan sevgili Ercan Taner, ne konuklarına konularını anlattıracak sorular sormayı becerebildi, ne de o programı izleyen bir izleyiciye MMA nedir onu anlatabilen bir diyalog ortamı oluşturabildi. 10 dakikalık azıcık zamanının 45 saniyesini dünya şampiyonu Felipe Costa'ya ''Ronaldinho mu, Kaka mı?'' sorusunu sormakla harcayan Ercan Taner, kendisine bir BJJ hareketinin gösteriminde yer alması teklif edildiğinde de ''kusura bakmayın ama boynumu seviyorum'' diye cahilce bir cevap vererek, aslında kötü niyetli olmamasına rağmen usta Felipe Costa'ya büyük ayıp ederek konuyu harcayıp bitiriyordu...

Bir MMA hayranı olarak oldukça moralimi bozan bu gelişmelerden en yenisi ise bugün Sabah gazetesinde çıkan Murat Kazgan röportajı oldu. Röportajı okumaya başladığınız daha ilk bir iki satırda, röportajı yapan Müjgan Halis hanımefendinin de Ercan Taner gibi konuyu pek ciddiye almadığı hissiyatına kapılmamak elde değil! MMA'in ne olduğu, dünyadaki en hızlı çıkış yapan spor olduğu, reytinglerinin durumu, olayın tarihi, sosyal veya finansal boyutuyla ilgili hiçbir bilgi yok... Sadece bazı duygusal laflar ve ''ne kadar garip bi iş bu'' gibi yarı-sempatik ve yüzeysel olmaktan öteye geçemeyen bir hava var... Şu gladyatör algısından öteye geçemediler zaten... Bu röportajda da daha önce de birkaç yerde olduğu gibi Murat Kazgan'ın yine Türkiye'nin tek profesyönel MMA'cisi olarak yansıtılmasına alıştık hadi... Bu haberleri yapanlar ilgi çekmek için bu etiketi zorla yapıştırıyorlar diyelim. Ama ilerleyen satırlarda ''Türkiye'nin tek MMA okulu'' gibi bir ibare geçmesi Müjgan Halis'in Google'ı açıp bir kere oraya ''Istanbul MMA'' yazıp arayıp bakmadığını gözler önüne seriyor...

Son 3 senedir Kanada'da üst üste yılın atleti seçilerek rekor kıran GSP için ''ABD'li'' denmesi de olacak iş değil Sabah gibi bir gazetede!

Yanlış anlaşılmaya mahal vermek kesinlikle istemem. Murat Kazgan'ı basında aldığı mesafe için tebrik ederim. Kendisiyle de facebook üzerinden gayet güzel bir diyaloğum var ve birçok konuda kendisini takdir ediyorum. Buradan haberlerini de geçiyorum zaten. Geçen ay Sengoku'cu Yasubey'i İstanbul'a getirerek harika bir olaya imza attı! Kardeşi Kaan da canlı MMA izlediğim saatlerde sohbet etmeyi en sevdiğim MMA sevdalılarından biri. Corvos ve Kazgan MMA arasındaki rekabeti de ülkemiz MMA sahnesi için çok gerekli buluyorum. Benim tepkim Türk gazeteciliğine! Kendi iş ahlakına gereken saygıyı göstermeden yalap şap yapılan işlere! Tabi Vural Savaş'ın ''bu ülkede yazmakla hiçbirşey olmuyor, allah belalarını versin'' deyip gazeteciliği bıraktığı bir günün akşamında benim burdan bu isyanım devede kulak bile kalmıyor. Ama yazmadan da tutamadım kendimi...

Cuma, Şubat 18, 2011

Tarihten Sayfalar: PRIDE'ın en iyi 10 maçı! -part1-

#10 - Takanori Gomi vs. Nick Diaz (PRIDE 33)

2007'nin Mart ayında PRIDE'ın çökmesine haftalar kaldığını kimse bilmiyordu... PRIDE, ikinci Amerika çıkartmasında adeta gövde gösterisi yapıyor ve herkese daha PRIDE'la dolu dolu yılların geleceğini vaad ediyordu... Gecenin yıldızı Wanderlei Silva'ydı. Ama aynı kartta bir başka yıldız daha vardı. Zamanının en iyi hafifsikleti: Takanori Gomi! Gomi, o sırada ağırsiklet ve hafifağırsiklet yıldızlarından sonra, MMA dünyasının başrolüne aday bir şampiyondu. Amerika'daki rakibi ise ondan kiloca ağır olsa da, kendisine pek şans tanınmayan, UFC'nin genç yeteneklerinden Nick Diaz'dı. Diaz, UFC'de inişli çıkışlı ama kısa zamanda etkileyici bir grafik göstermişti. Gomi'nin karşısına yem olarak atılmak için ideal bir isimdi.. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve Diaz, Gomi'ye hayatının belki de en zorlu ilk raundlarından birini yaşattı. Slugfest dedikleri türden ama biryandan da teknik seviyesi de oldukça yüksek bir mücadeleyedi bu. Yerinde oturarak seyretmesi imkansız maçlardan biriydi. İkinci raundda da bu heycan devam edecek derken Diaz bir anda adına gogoplata dendiğini sonradan öğrendiğimiz manyak bir hareketle maçı bitiriveriyor, ve bir gecede MMA dünyasında yeni bir yıldız doğuyordu.. Gomi ise bir daha asla eski Gomi olmayacaktı...
intro & giriş: http://www.youtube.com/watch?v=px5eR1l-CQo
Maçı izle: http://bit.ly/fTI20i

#9 - Shogun Rua vs. Rogerio Nogueira (Critical Countdown 2005)

Chute Box ekibinin son bombası 23 yaşındaki yenilgisiz Shogun, 2005 yılında PRIDE Middleweight Grand Prix'ye geldiğinde, çeyrek finaldeki ilk rakibi ezeli rakipleri Brazilian Top Team takımından bir başka yenilgisiz isim; Antonio Rogerio Nogueira'ydı (küçük Nogueria). O gün Saitama'daki seyirciler modern MMA'in en iyi örneklerinden birini izleyeceklerini tahmin ediyorlar mıydı bilmiyorum... Hem ayakta, hem yerde müthiş bir mücadele, karşılıklı knockdown'lar, takedown'lar, kilitler, kilitlerden kaçışlar, stomp'lar (yerde surata tekmeyle basma), yerde gard geçmeler... modern MMA'in bütün açılarının sunulduğu bir gösteri maçıydı sanki! Gösteri maçı derken yanlış anlaşılmasın; Son raunda gelindiğinde iki dövüşçünün de yüzü darbelerden değişmiş haldeydi. Muay thai clinch'lerle, dizlerle, aparkatlarla son ana kadar savaştılar. İkisinin de rakibinin daha iyi olduğu alanlarda birbirlerine üstünlük sağlaması enteresan bir noktaydı. Ayaktaki dövüşte Nogueria daha üstün çıkarken, Shogun yer oyunundaki hakimiyeti ve takedown'larıyla maçı kazanmasını biliyordu... O geceden sonra artık MMA maçlarındaki teknik açıdan yepyeni bir çıta vardı...
Maçı izle: http://www.dailymotion.com/video/x8esj_mauricio-rua-vs-rogerio-nogueira_sport


#8 - Fedor Emelianenko vs. Rodrigo Nogueira (PRIDE 25)

2003 yılında bir efsanenin doğuşuydu bu maç... Malesef canlı izleyenlerden değilim ama ilk defa bir MMA ağırsikletinin bu kadar etkileyici bir biçimde krallığını ilan etmesi olarak tarihe geçti diye biliyorum bu maçı... Rodrigo Nogueira o güne kadar adı geçen bütün ağırsikletleri kim varsa ezip geçmiş, yılın dövüşçüsü seçilmiş, hatta Bob Sapp'a karşı verdiği efsane mücadeleyle yaşayan bir efsaneye dönüşmüş bir şampiyondu. MMA'in ilk gerçek ağırsiklet uzmanı sayılıyordu. Fedor ise dönemin en büyük bir iki ağırsikletinden biri olan Heath Herring'i akıl almaz bir şekilde paketleyerek kemer için dövüşme hakkı kazanmış olsa da, şampiyona karşı nasıl bir performans göstereceğini kestirmek güçtü. O gece sonunda muhteşem bir mücadele ile Nogueira'yı şüpheye yer bırakmadan mağlup eden Fedor, MMA'in gelmiş geçmiş en büyük yıldızı olacağının ilk sinyalini de veriyordu...
giriş ve maçı izle: http://bit.ly/hHmshh
(giriş kısmında Fedor'un son defa underdog olarak izliyoruz)


#7 - Rampage Jackson vs. Wanderlei Silva 2 (PRIDE 28)

Wanderlei Silva'nın tartışmasız dünyanın en ünlü dövüşçüsü olduğu zamanlar... Wanderlei'yi bir kere izleyenin bir daha UFC izlemeye tenezzül etmediği zamanlar... Önce Dan Henderson'u, ardından dönemin efsanesi Sakuraba'yı 3 kere perişan ettiği, ağırsiklet süpergüç Mirko Cro Cop'la berabere kaldığı, önüne gelen herkesi çekirdek gibi yediği günler.. Ve sonunda Wanderlei'nin karşısına en az onun kadar korkutucu bir dövüşçü çıkıyordu. Güreş temelli, boksu çok iyi ve herşeyden önemlisi olağanüstü bir kuvvete sahip olan Rampage Jackson, hafif ağırsikletin yeni kralı olmak istiyordu. Igor Vovchancyn, Kevin Randleman ve Bustamante gibi yıldızları ezip geçmişti. Final Conflict 2003 turnuvasında yarı finalde Chuck Liddell'i de perişan ederek finalde Wanderlei'nin karşısına çıkmıştı. Finalde ise Wanderlei'nin muay thai'siyle başedememiş ve 40'tan fazla diz darbesi yiyerek kaybetmişti... Ancak Rampage'in yarı finalde Chuck Liddell'le girdiği savaştan sonra yorgun olması belki bir mazeret sayılabilirdi. Bu maçın rövanşı olmazsa olmazdı. 2004 yılında MMA tarihinin en heycanla beklenen rövanşlarından birinde bu sefer mazerete mahal yoktu. Kimse ilk maçtan daha şiddetli bir maç olcağını tahmin etmiyordu. Ancak sonunda izleyenleri Rampage'in ring iplerinde asılı kaldığı, yüzünden kanlar boşalan o şok edici final sahnesi bekliyordu. Rampage kariyerinde ilk defa nakavt oluyordu. O günden sonra da bir daha asla nakavt olmuyor ve Wanderlei'den intikamını alması için 4 sene beklemesi gerekiyordu...
intro & giriş: http://www.youtube.com/watch?v=sO6d5e9pN1w
ulusal marşlar esnasında Rampage telefonla konuşuyor: http://bit.ly/eEQkjN 
 maçı izle: http://www.dailymotion.com/video/x4ns7w_silva-vs-jackson-2_sport


#6 - Mirko Cro Cop vs. Wanderlei Silva 2 (Final Conflict Absolute)

PRIDE 2006 Open Weight Tournament, herhalde Proto-MMA döneminden kalan bir adetin profesyönel seviyede son uygulanışıydı. Siklet farkı gözetmeden 8 adam... 1 şampiyon... Tabi bu turnuvada Fedor'un olmaması ve Zuluzinho gibi bir turşunun olması gibi tat kaçıran detaylar da yok değildi (Vadim Finkelstein'ın Fedor'u kukla edişinin başlangıcı mıydı?) ama yine de o güne kadar görüp görebilceğiniz en heycanlı olaydı bu turnuva... Çeyrek finalde Cro Cop, yaşlı Yoshida'yı low-kick'lerle yok ederken, Wanderlei Silva ise bence PRIDE'ın en iyi 20 maçı arasına girebilcek dinamit gibi bir maçta ağırsiklet Kazushi Fujita'yı TKO ediyordu. (O zamanlar Fujita, Fedor'u sersemleten tek adam olarak esiyordu) 
Yarı finalde Cro Cop ve Wanderlei'nin karşılaşması için sadece tek bir tabir geliyor aklıma: ''rüya maç''... Gerçekten bir rüya maçtı bu. MMA dünyasının Fedor'dan sonra en ünlü iki ismi dövüşüyorlardı sonunda (belki de Fedor'dan daha bile sevilen iki yıldız). Bu maçı beklerkenki heycanımı hala hatırlıyorum. O zamanlar canlı izlemek diye birşey yok tabi. Maçtan sonra izleyene kadar Facebook'tan uzak durmaya falan da gerek yok. Sadece Sherdog'a girme yeter...
Maç, öncesindeki o tüyleri diken diken eden heycana yakışan bir şekilde dinamit gibi başlıyordu! İlk dakikalardaki yumruklaşmalardan üstün çıkan Mirko Cro Cop, Wanderlei'nin sağ gözünü kapatıyor ve 5:22'de Cro Cop'un o artık markalaşmış sol yüksek tekmesiyle Wanderlei nakavt oluyordu. Bu rüya maçın finalinde PRIDE'ın belki de en ünlü hareketlerinden biri olan ''Cro Cop sol yüksek tekmesi''ni izlemek anca filmlerde olacak türden bir şeydi.
Cro Cop o gece şampiyon oldu. Ama enteresandır, iki dövüşçü de o maçtan sonra bir daha o aynı ihtişamlı günlerini sürdüremediler. UFC ve kafes ikisine de ters geldi. Wanderlei için Cro Cop'un tekmesinden sonra bir daha tam olarak eski haline geri dönemedi yorumları yapılırken, ne ilginçtir ki Cro Cop'un kariyerinde de düşüşün başlangıcı bir başka yüksek tekmeyle, Gonzaga'ya nakavt olmasıyla gelecekti...

intro & giriş: http://www.youtube.com/watch?v=mjfHnBj2pBs
maçı izle: http://bit.ly/ebR5us


BONUS - Don Frye vs. Takayama (PRIDE 21)

Bu maç için fazla söze gerek yok. MMA tarihinin en ünlü maçlarından biri olarak daha yıllarca konuşulacağından kimsenin şüphesi olamaz. Bu maçı hala izlemediyseniz, bu yazıyı okuyor olmazsınız zaten... MMA nedir ilk öğrendiğim zamanlarda (2003-2004 yıllarında) istisnasız bütün arkadaşlarıma bu maçı izletip onları şok etmekten büyük bir heycan duyuyordum. Onlara bu güne kadar filmlerden çok gördüklerini sandıkları ama aslında hiç görmedikleri bir olay izletmenin heycanıydı bu...
intro & giriş: http://www.youtube.com/watch?v=USPIc2tNpSc
maçı izle: http://dai.ly/1rnEi
bi daha!: http://www.youtube.com/watch?v=GdVZV1h3Gd8&feature=fvwrel
!!! maçın filmini izle !!!: http://www.youtube.com/watch?v=AKppmfIXqME


Listenin devamı: PRIDE'ın en iyi 10 maçı! -part2- : http://kansporu.blogspot.com/2011/02/tarihten-sayfalar-priden-en-iyi-10-mac_22.html

Perşembe, Şubat 17, 2011

Shogun vs. Jones'un resmi olmayan fragmanları ile heycan başladı

İçinde bulunduğumuz hafta Fedor'un tepetaklak çakılan kariyerine saygı duruşu ile başladı. Ardından New York metrosunda eli bıçaklı bir katili etkisiz hale getiren bir UFC hayranı manşet oldu. Fedor'un kampının Bigfoot Silva'nın kampını maçtan önce büyücülük ve paranormal şike yapmakla suçlayarak kendileri rezil etmeleri ile gündem devam etti.

Ama benim için artık modern MMA'in en iddialı maçına bir ay kalmışken, Shogun vs. Jones heycanının önüne başka bir haberin geçmesi zor... Jon Jones'u çok bugüne kadar büyük bir keyifle izleyip hayranlıkla alkışlamış olmam, 19 Mart gecesi UFC 128'de, ağır Mauricio Shogun Rua'cılardan olmamı engellemiyor tabi ki...

Salı, Şubat 15, 2011

Fedor emekli olmuyor... Yoksa Strikeforce turnuvasının çivisi çıkıyor mu?

Strikeforce'la 3 maç daha kontratı bulunan Fedor, Rusya'ya dönüşünde emeklilikten vazgeçtiğini ve belki tekrar Strikeforce HW turnuvasına dönebileceğini açıklamış.

Zaten daha Pazar günü bu ihtimal su yüzüne çıkmıştı. Strikeforce'un patronu Scott Coker, yaptığı açıklamada turnuvadaki dövüşçülerden birinin sakatlanması halinde turnuvaya kimin katılacağına turnuva komitesinin karar vereceğini açıklamıştı. Belki Fedor turnuvaya tekrar dahil olabilir demişti. Scott Coker'ın kendisinin dahil olmadığı bu komitenin kimlerden oluştuğunu ise kimse bilmiyor. Halbuki böyle bir durumda reserv maçların galipleri devam eder. Kural budur. Yoksa ne diye yaptınız o reserv maçları? Turnuvada biri sakatlanırsa yerine devam edecek adamlar belli: Del Rosario, Griggs ve Valentijn Overeem. Şimdi birisinin sakatlanması bahanesi uydurup Fedor'u tekrar bu turnuvaya dahil ederlerse hem turnuvanın bütün tadını kaçıracaklar, hem de Strikeforce'un karizmasını ayaklar altına alacaklar. Bu turnuva turnuva olmaktan çıkacak (zaten eşleşmelerin dengesizliği yüzünden turnuva olmaktan çıkmaya çok yakın!) ... Fedor bu turnuvaya tekrar dahil olursa Strikeforce ve Coker'a olan bütün saygımı kaybedicem.

Salı, Şubat 15, 2011

Fedor vs. Bigfoot Silva: Gracie Analizi

Siyah kuşak BJJ'ci Bigfoot Silva'nın, Fedor'u yerde nasıl domine ettiğinin analizi... Gracie torunlarından:

Pazar, Şubat 13, 2011

Strikeforce haftasonundan sonra çıkıştakiler/düşüştekiler

Çıkıştakiler:

Antonio Bigfoot Silva: Sadece Fedor'u yenen adam değil, daha da fazlasını vaad eden bir performans sergiledi. Dev cüssesine rağmen oldukça teknikti. Ayakta mesafesini ve jab'ini çok iyi kullandı. Yerde denge hakimiyeti ve BJJ bilgisiyle adeta şov yaptı.

Scott Coker: Belki de bugüne kadar ilk defa Strikeforce markasını bu kadar yoğun bir şekilde MMA gündeminin manşetlerine taşıdı. Turnuvadan önce üzerine basa basa "Bu turnuvada büyük sürprizler (upset) olacak" derken acaba bu maçı mı kastediyordu sorusu akıllara geldi. Fedor'un yenilmiş olması Coker'ın bu turnuvayla muhteşem bir iş çıkarmış olmasını değiştirmedi.

Sergei Kharitonov:  Eski bir PRIDE savaşçısı olarak onu tanımayan yeni UFC jenerasyonuna adını öğretmiş oldu. Ama yine de bu turnuvayı kazanması büyük sürpriz olur...

Düşüştekiler:

Vadim Finkelstein: Fedor'un kariyerini mahveden adam, Fedor'un bu ezici mağlubiyetiyle yolun sonuna geldi gibi...

Fedor Emelianenko: Onun efsanesi jenerasyonlar boyunca dilden dile dolaşacak. Ama kariyerini mahveden Vadim'e verdiği destek yüzünden sadece bu kaybettiği 2 maç değil, şimdi bu son 5 senede aldığı bütün galibiyetlerindeki rakiplerinin geçerliliği de sorgulanacak...

Dana White: Twitter üzerinden aşırı agresif ve saygısız bir şekilde Fedor taraftarlarını hedef alan cümleler sarf etti. Bir süredir Dana White'a olan antipati azalmışken, bu hareketle yine komplekslerine yenik düşerek gereksiz bir tepki çekmiş oldu...

Andrei Arlovski: 4 maçta 4 mağlubiyetle yolun sonu olmalı...

Ray Sefo: Ya tutarsa dedi, olmadı...

Pazar, Şubat 13, 2011

Bigfoot Silva Fedor'u yok etti! Diğer yarı finalist Kharitonov oldu

Dün gece Fedor'un Bigfoot Silva'ya kaybetmesinden sonra herkes bir hüzünlendi. Yıllardır aldığı inanılmaz galibiyetlerle insanların gözünde efsaneleşmiş olan Fedor, canavar Silva tarafından sıradan bir insana indirgendi... Birçoğumuz kahramanımızın yokoluşunu izledik. Hem de öyle tek bir yumruk nakavtla veya bir submissionla değil. Dakikalarca süren bir mücadeleyle...

Kim ne derse desin, benim de en büyük kahramanlarımdan biri olan Fedor, son 1-1.5 senedir menejerlerinin sinir bozucu tutumu ve kendini spordan çok dine adayan imajı ile bir nebze de olsa antipati toplamaya başlamıştı. Bu bizim Fedor'un maçlarının başına heycanla koşmamızı engellemedi. Ama dün gece Bigfoot Silva çok akıllı bir oyunla Fedor'u döverken içimden bir ses de inceden inceye 'oh olsun' diyordu. 2 sene önce Lesnar Randy'i yendiğinde çok üzülmüştüm. Dün gece üzülmedim.

Fedor bugüne kadar birçok dev cüsseyi ezip geçti. Ancak Bigfoot Silva'nın Zuluzinho'dan, Hong Man Choi'den, Bret Rogers'dan, Mark Hunt'tan ve Semmy Schilt'ten bir farkı vardı... O da siyah kuşak BJJ'ci olması ve yerde ne yapacağını çok iyi biliyor olmasıydı. İkinci raundun başındaki o muhteşem takedown'la (çift dalma) ile bitirdi aslında Bigfoot olayı. Fedor'un üzerine çıktığında dengesini harika kullandı. Fedor ne yaptı, etti, onu üzerinden atamadı. Döndü olmadı. Sırtını verdı olmadı. Kimura denedi, Bigfoot Silva muhteşem bir şekilde kaçtı. Fedor dün hem ayakta hem yerde kaybetti... Ve belki de kariyerinin son maçına çıktığını söyledi mikrofonlara...
maçı izlemek için: http://www.youtube.com/watch?v=Ii43AxkE6_c 

-Kharionov: 'Bu turnuvayı ben kazanacağım'
Gecenin ilk çeyrek finalinde iki eski toprak Rus'un mücadelesi vardı. PRIDE'da 8-3'lük bir rekora sahip olan ve yeni UFC jenerasyonun hiç tanımadığı Kharitonov, zaten bence turnuvanın en zayıf halkası olan Arlovski'yi fena nakavt etti... Şimdi 4 maç üst üste kaybettikten sonra Arlovski kariyerine son verir mi vermez mi merak konusu... Kharitonov maçtan sonra çok iddialıydı, mikrofona bu turnuvayı kazanacağını haykırdı.

Dün gece bir de enteresan bir detay gözüme çarptı. Hem burda Kansporu'nda, hem de Showtime kanalında yapılan iki ankette de Arlovski, kendisine en çok şans verilen 4. dövüşçüydü. Bu isabetsiz tahminin iki ankette de aynı olması, oy verenlerin aslında en çok kimi tanıyolarsa ona oy verdiğini gösteriyordu bence...

-Şimdi ne olur?
Herkes yarı finalde Fedor'u beklerken, dengeler şimdi fena değişti. Herhalde şimdi yapılacak bir ankette oyların yüzde 90'ının Overeem alır diyorum. Bence turnuvanın kaderi artık Werdum- Overeem maçında belli olacak. Ama gördüğümüz gibi bu turnuvada kesin olan hiç birşey yok! Finalde Overeem de olsa, Bigfoot Silva da olsa, Werdum da olsa, karşılarında Barnett-Kharitonov maçının galibini bulacaklar. (Rogers'a hiç şans vermiyorum barnett karşısında) Benim favorim hala Overeem. Finale de herhalde Barnett çıkar diyorum...

PRIDE ruhunun bu şekilde geri geldiğine inanamıyorum : )

Cumartesi, Şubat 12, 2011

Uluslararası Görme Engelliler Judo Turnuvası'nda 3 altın, 4 bronz madalya !

Türkiye, Litvanya'da düzenlenen Uluslararası Görme Engelliler Judo Turnuvası'nda 3 altın, 4 bronz madalya elde ederek takım halinde şampiyon oldu.

Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta gerçekleştirilen ve bugün sona eren turnuvaya, Türkiye'nin yanı sıra Litvanya, İtalya, İngiltere, Macaristan, Belarus, Rusya ve Ukrayna'dan sporcular katıldı.

Türk sporculardan 66 kiloda Halil İbrahim Önel, 73 kiloda Serdar Aydın ve 90 kiloda Sabri Yıl altın madalya kazanırken, 60 kiloda Yunus Korkmaz, 66 kiloda Sergen Gündüz, 81 kiloda Gökhan Aydın ve 90 kiloda Serdar Bozdemir bronz madalya elde etti.

Türkiye takım halinde birinci sırada yer alırken, Litvanya ikinci ve İtalya ise üçüncü sırada turnuvayı tamamladı.

Milli takım teknik direktörü Bünyamin Er, turnuvada sporcuların iyi bir performans sergilediğini belirterek, “Bizim asıl amacımız Antalya'daki Dünya Oyunlarına hazırlanmak. Bunun için Litvanya'ya geldik. Sporcuların performansı beni mutlu etti” dedi.

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/spor/amatorsporlar/17006774.asp 
(hatta kaynak değil direk kopyaladım yapıştırdım) 

MMA için bu kadar önemli bir günde, Kansporu'nun en başına Fedor veya Strikeforce değil de bu haberi oturtacak gururlandım ve keyif aldım bu haberden! Görme engelliler için judoda madalya almaktan daha muhteşem ne olabilir?

Çarşamba, Şubat 09, 2011

Strikeforce HW GP banyosu + fragman, röportajlar, video ve fotoğraflar

Son İmparator Fedor Emelianenko ve toplamda 5 muhteşem ağırsiklet MMA maçını beraber izlemek isteyenleri Kansporu Strikeforce banyosuna bekliyoruz: http://www.facebook.com/event.php?eid=197205186980722

Showtime kanalında turnuvanın fragmanı: http://www.youtube.com/watch?v=8x7FcWWVvjs

Maça doğru köşemizde, röportajlar, video ve fotoğraflar:

- Fedor'ın MMA Hour'daki Ariel Hawani ile röportajı (video) : http://www.bloodyelbow.com/2011/2/8/1982982/fedor-pondered-retirement-before-loss-to-werdum

- New York'taki basın tanıtımında fotoğraflar : http://www.bloodyelbow.com/2011/2/8/1983151/strikeforce-heavyweight-tournament-nyc-meet-and-greet-pictures

- Fedor hazır! Antreman kampından görüntüler - http://www.youtube.com/watch?v=5GR-gPbcO_g&feature=player_embedded

- Alistair Overeem röportajı (video) : http://www.bloodyelbow.com/2011/2/8/1983410/video-alistair-overeem-talks-strikeforce-fedor-vs-silva

- Fabricio Werdum'dan armbar şov: http://www.youtube.com/watch?v=xIq838XZAEU&feature=player_embedded

- Fabricio Werdum: "Overeem benim oğlum" (video) http://www.youtube.com/v/bY_7bSC4J-E

- Dan Henderson da bu turnuvaya katılmak için teklif aldığını ve uzun uzun düşündüğünü ama sonunda kabul etmediğini açıkladı. Turnuvadaki bazı isimlerle eşleşmesinin güzel maçlar doğurabilceğini ama bu turnuvayı kazanmasının zor olduğunu söyledi. "Ama zamanında Rings turnuvasına katılırken de kazanmam zor diyordum" diye de ekledi http://bit.ly/gBSpLY

Pazartesi, Şubat 07, 2011

MMA gündemi uçuşa geçti! Shogun vs. Jones 19 Mart'ta!

MMA'in yakaladığı ivmeye inanamak zor... Ben daha 2 sene önce bu blogu yazmaya başladığım zaman, herhalde haftada bir yazı yazarım falan diye düşünüyordum. Genelde eskilerden haberler yaparım diyordum. Ama şimdi MMA dünyasının gündemi o kadar hızlandı ve işler öyle bir hale geldi, eğer tüm heycanımı bloguma aktarabilmek istiyorsam neredeyse her gün bir yazı yazmak zorundayım gibi bir durum var!

Daha geçen hafta dinamit gibi bir Strikeforce gecesini geride bıraktıktan hemen bir hafta sonra Anderson Silva vs. Vitor Belfort gibi efsane bir maça hazırlandık. O bitti, şimdi hemen bir hafta sonra Son İmparator Fedor sahneye çıkıyor ve Strikeforce'un muhteşem turnuvası start alıyor. Artık Strikeforce heycanına tamamen odaklanalım derken bu sefer de, modern MMA döneminin kağıt üzerindeki en heycanlı maçı: Mauricio Shogun Rua vs. Jon Jones'un bir ay sonra gerçekleşeceği resmiyet kazanıyor... Evet 19 Mart'taki UFC 129'da gecenin main event'i Shogun vs. Jones! UFC 129'da izleyeceğimiz diğer süperstarlar arasında Mirko Cro Cop, Urijah Faber ve Akiyama da var!

Pazar, Şubat 06, 2011

Strikeforce Turnuvası'na dönelim...

Heyecanla beklediğimiz ama bekleneni veremeyen bir UFC gecesinden sonra, MMA dünyasında gündem yine 180 derece dönerek Strikeforce'un kortuna düşüyor. Haftalardır iple çektiğimiz STRIKEFORCE HEAVYWEIGHT GRAND PRIX bu haftasonu başlıyor! Toplam 4 ayakta gerçekleştirilecek olan turnuvanın ilk ayağında 2'si turnuva maçı olmak üzere 5 muhteşem ağırsiklet maçı izliyeceğiz. Gecenin adamı şimdilik tabi ki Fedor. Ama benim belki de daha büyük bir heyecanla beklediğim maç, iki eski toprak Rus'un mücadelesi; Andrei Arlovski vs. Sergei Kharitanov ...


Pazar, Şubat 06, 2011

Anderson Silva'ya o tekmeyi öğreten Steven Seagal: "Bu tekniği kimse bilmez"

Anderson Silva'nın köşesinde Steven Seagal'i görmek zaten başlı başına bombastik bir olay oldu bizler için dün gece... Maçtan sonra Anderson Silva'nın o tekmeyi Seagal'den öğrendiğini söylemiş olması da Anderson Silva'nın şovmenliğinin bir parçasından başka bir şey değil diye yorumluyorum...

Ama Seagal almış gazı "Ben bu tekniği Japonya'dan aldığım eğitimden sonra değiştirerek kendim yarattım. Bu tekniği kimse bilmez. Bir tek Machida ve Silva'ya öğrettim" falan diye bir röportaj vermiş. Ulan!.. normal hepimizin bildiğimiz front kick (ön tekme) işte bu ne teknik yaratmasından bahsediyosun?... İzleyelim:


Bu arada 12. saniyede Ariel Hawani Seagal'e "thank you" dedikten bir saniye sonra, Seagal'in bir anda annesine küfür edilmiş gibi o dönüşü ne öyle : ) Kılık kıyafet şekil zaten bambaşka...

İşte o tekme:  http://www.youtube.com/watch?v=L5u10xg45lI

Cumartesi, Şubat 05, 2011

UFC 126: Büyük hayalkırıklığı.. çok büyüttük, izlerken sıkıntıdan geberdik...

Miguel Torres'in maçı mı yoksa Griffin vs. Franklin maçı mı daha sıkıcıydı bilmiyorum ama umarım bu 3 herif de kısa zamanda sağlam dayaklar yiyip defolup giderler UFC'den... (Zaten Rich Franklin'in geçen sene Wanderlei Silva'ya karşı aldığı galibiyet yılın en sahte kararlarından biri değil miydi?)

Gecenin tek kazananı bence Jon Jones oldu. Ryan Bader gibi yenilgisiz bir ismi rahat geçerek o muhteşem rüzgarını sürdürmüş olması etkileyiciyidi... Ama zaten nerdeyse herkes bunun böyle olcağını tahmin de ediyordu galba.. Asıl güzel olan şey şimdi Jon Jones'un Mart ayında Shogun'a karşı kemer maçına çıkacak olması... Onyılın maçı olmaya aday bir eşleşme bu!..

Anderson Silva vs. Vitor Belfort maçı hakkında ise yorum yapmak bile istemiyorum. Anderson Silva antipatim aynen devam ediyor... UFC ortasikletinde pek yıldızlığa aday bir isim yok zaten... Anderson Silva'nın galibiyet serisi bana çok da birşey ifade etmiyor.  Silva'nın o üst üste yendiği rakiplerinin listesine bakın; İçlerinde bir tane gerçek yıldız var mı? Bi tek Dan Henderson... Gerisi hep ikinci sınıf isimler...

Facebook'taki Kansporu UFC126 banyosu'na da maçtan önce ilgi vardı ama galba Türkiye'den sopcast ve livestreaming izlemek mümkün olmadığı için maç esnasında anca 2-3 kişiydik. Bilmiyorum. Kimse yoktu yorum yapan...

İyi geceler, iyi sabahlar...

Cuma, Şubat 04, 2011

UFC 126: maçları beraber izleme platformu

Bu sefer bir deneme yapalım ve facebookta bir event açalım dedim: http://www.facebook.com/event.php?eid=182011085171165
UFC'yi canlı olarak kimler izliyorsa - live stream edenler, veya yurtdışında SPIKE'tan izleyenler - Maçtan önceki dakikalarda ve maç aralarında mesajlaşabileceğimiz bir ortam...

Evet, kağıt üzerinde uzun süredir bu kadar iddialı ve görkemli bir MMA gecesi görmemiştik. Herkes favorisini seçti, Cumartesi gecesini beklemeye başladık (Pazar sabahı). 

Kansporu anketlerimize göre favoriler Anderson Silva (%63), Rich Franklin (%59) ve Jon Jones (%64) ...

Çarşamba, Şubat 02, 2011

Joe Rogan'ın kara kuşak tekvandocu olduğunu biliyor muydunuz?

Vidyoda, 16:05'te, bakın Joe Rogan kime döner tekme atmasını öğretiyor! Baya iyi ve de! Kansporu takipçilerinden Van Auger'in dediğine göre Joe Rogan 15 yaşında tekvandoda siyah kuşakmış ve ulusal şampiyonluğu varmış!

Salı, Şubat 01, 2011

Lesnar vs. Velasquez mangası yıkılıyo!

Manabelldo'nun Natural Born Comics adlı sitesinde, dövüşün tamamını oku-... e tabi okuyamazsınız ama görebilirsiniz: http://manabelldo.exblog.jp/14105061/
Sonunda Undertaker ve Lesnar'ın burun buruna geldiği an bile var.
(Middleeasy'den)

Salı, Şubat 01, 2011

Diaz vs. Cyborg armbar (kol bükme) analizi

Geçtiğimiz haftasonu siyah kuşak BJJ'ci olan Nick Diaz, bir başka siyah kuşak BJJ'ci Evangelsita Cyborg'u 2 raund boyunca ayakta dövüştükten sonra, saniyeler içinde basit bir armbar'la mağlup etmeyi bildi. Ama sıradan bir MMA izleyicisine çok basit olarak gözükebilen bu kol bükme hareketi, aslında Nick Diaz'ın üstün tekniği ve detay bilgisinin bir sonucuydu.

İşte o muhteşem maçın finalindeki muhteşem armbar'ın analizi... Jeff Joslin anlatıyor: