Cuma, Eylül 30, 2011

THE REEM II - Episode 5

Overeem vs. Lesnar yaklaştıkça arabamızın ön panelindeki plastik bardaktaki su titremeye başlıyor...

Perşembe, Eylül 29, 2011

UFC'de hangi dövüşçüler galibiyete daha yakın?

Middleeasy.com'da yayınlanan habere göre Vik Singh isimli bir MMA hayranı bütün UFC maçlarının istatistiklerini bir bilgisayara yüklemiş, ve ortaya bu sporla ilgili oldukça aydınlatıcı istatistiki bilgiler çıkmış. İşte rakibine karşı %60 civarında avantajla başlayan dövüşçüleri bellemek için bulunmaz bir mini-rehber... Sizler için Türkçe'ye çevirdim. Buyrun:

32 yaşından yaşlı dövüşçüler büyük ihtimalle yeniliyorlar 
(227 maçtan 173'ünde bu şekilde sonuçlanmış) - %62  

Rakiplerinden 3 veya daha fazla jüri kararı galibiyeti alan dövüşçüler büyük ihtimalle kazanıyorlar 
(235 maçtan 142'sinde bu şekilde sonuçlanmış) - %60

Rakibinden 3 veya daha fazla yaş farkıyla genç olan dövüşçüler genellikle kazanıyorlar
(278 maçtan 165'i bu şekilde sonuçlanmış) - %59

210 günden fazla dövüşmemiş dövüşçüler büyük ihtimalle kaybediyorlar
(276 maçtan 162'si bu şekilde sonuçlanmış) - %59


Rakiplerinden %3 daha uzun dövüşçüler büyük ihtimalle kazanıyorlar
(274 maçtan 159'u bu şekilde sonuçlanmış) - %58

Submission ile kaybettiği maç sayısı rakibinden daha az olan dövüşçü büyük ihtimalle kazanıyor
(119 maçtan 75'i bu şekilde sonuçlanmış) - %63

6 veya daha fazla yenilgisi olan dövüşçüler büyük ihtimalle kaybediyorlar
(291 maçtan 172'si
bu şekilde sonuçlanmış) - %60

2 veya daha fazla nakavt yenilgisi olan dövüşçüler genellikle kaybediyorlar
(84 maçın 54'ün
bu şekilde sonuçlanmış) - %64

Japon dövüşçüler genellikle kaybediyorlar
(51 maçın 36'sı bu şekilde sonuçlanmış) - %71

Güreş temelli dövüşçüler genellikle güreş temelinden olmayan dövüşçüleri yeniyorlar
(122 maçtan 72'si bu şekilde sonuçlanmış) - %60

Salı, Eylül 27, 2011

Tuzla Emir Sport Center - Taekwondo Kickboks

Geçtiğimiz hafta, dostum Ertan Balaban ile Tuzla'da bir kickboks okuluna antremana gittik. Bir süredir Türkiye'de kickboks antremanı yapacak bir ekip arayan Ertan, öğrencilerinden Selçuk'un davetiyle bu okula gitmeye karar vermiş. Maksat hem kickboks antremanı yapmak, hem spar edecek yeni insanlar tanımak, hem de oradaki öğrencilere MMA ve BJJ'e giriş niteliğinde ufak bir seminer vermekti...


Aslında tam da nasıl bir yere gittiğimizi bilmeden, kafamızda bazı soru işaretleriyle gitiğimiz Tuzla'daki Emir Kickboks okulundan, çok keyifli bir antreman sonrası oldukça mutlu ayrıldığımızı söyleyebilirim. Tuzla taraflarına ulaşımı olan herkes için iç rahatlığıyla tavsiye edebilceğim, mütevazi ama çok sıkı bir okul Emir Sport Center... Hardcore antreman ortamını sevenler için...

Uzun süre antremanlardan uzak kaldıktan sonra, Tuzla'daki zemin katın altındaki zımba gibi öğrencilerle dolu Emir Kickboks okulu ilaç gibi geldi. Rocky III'te Apollo Rocky'i alıp kendi gym'ine götürüyordu ya, işte öyle bir hava var tabi içeride biraz. Zaten eğer gittiğiniz kickboks okulunun tabelası kapının üzerinde değil de, altında yer hizasında duvara yaslanmış duruyorsa, işte o zaman doğru ortama geldiniz demektir! Mütevazi bir soyunma odası, duvarlarda madalyalar, zafer fotoğrafları ve Türkiye'nin en iddialı genç kickboksçuları... Başlarında da Ümit Yılmaz Hoca bulunuyor.

1977 Almanya doğumlu olan Ümit Hoca, 10 yaşına kickboksa başlamış. Sonrasında Türkiye'ye gelmiş ve Pendik Kaynarca'da Taekwondo ile devam etmiş. 1994 yılında ülkemizde ilk defa bir kickboks federasyonu kurulduktan sonra ise 75kg'da 1996 Türkiye şampiyonu, 1997 Türkiye 2.si, 1998 ve 2001'de yine Türkiye şampiyonu olmuş, ve 20'den fazla İstanbul şampiyonluğu elde etmiş. 2005 yılında Tuzla Gençlik SK'yı kurup burada kickboks muaythai ve taekwondo dersleri vermeye başlamış.

Güzel bir kickboks antremanı yapıp iyice bir terledikten sonra, sıra geldi Ertan'ın Ümit hocanın öğrencilerine MMA anlatmasına... Ertan "aranızda kimler MMA veya kafes dövüşünü biliyor?" diye sorduğunda 30 kadar öğrenci arasından sadece 2 kişi parmak kaldırdı. Ancak Ertan takedown, mount, yan kontrol, boğma ve kol kilidi gösterirken, iş armbar'a geldiğinde öğrenciler arasından "aaa.. evet..." gibi sesler yükseldi. Demek ki bazıları farkında olmadan internetten aşinaydı BJJ hareketlerine... Ertan'ın ufak demo'sundan sonra partnerleriyle uygulamalı denemelere başlayan öğrenciler belli ki bu işi oldukça sevmişlerdi.

Sonuç olarak Ertan, Hollanda'daki kampa yakın bir antreman ortamı bulduğu için sevinçli, Emir Sport Center'ın kickboks öğrencileri de BJJ ve MMA hakkında bilgilenmiş ve bu işe karşı içlerinde bir merak uyanmıştı. Umarız ülkemizde en yakın zamanda buradaki yetenekli kickboksçular gibi yetenekli MMA'cilerin olduğu ortamlar oluşacak...

Salı, Eylül 27, 2011

Fantasturka ve Jon Jones'un önlenemeyen yükselişi

Türkiye'nin ilk ve tek Fantastik Filmler Festivali FANTASTURKA'ya davetli olduğum için bu haftasonu Ankara'daydım. Cuma gecesi sabaha karşı 4'e Varan'la İstanbul'dan hareket edip, Cumartesi öğlen 12'de Süpermen Dönüyor, Kilink: Soy ve Öldür, 3 Dev Adam ve Yılmayan Şeytan gibi Yeşilçam'ın unutulmaz fantastik klasiklerini izlemeye başladık. Festival boyunca sadece bu akıl almaz derecede kötü, çılgın, benzeri bulunmaz ve yürekli filmleri izlemekle kalmadık. Aynı zamanda Yılmaz Atadeniz, Çetin İnanç, Kunt Tulgar ve Levent Çakır gibi ustalarla saatler süren söyleşilerde onlarla tanışma imkanı bulduk. Sinemamızın dar görüşlülük ve kibirle sırtını döndüğü bu büyük ustaları onore etme şansını yakalarken bazen kahkahalara boğulduk, bazen gözyaşlarımızı tutamadık... Bütün bu duygu seli ve tarihi yolculuk esnasında benim de kısa filmlerimin gösterilmesi benim için apayrı bir gurur kaynağı oluyor, ve bir yandan da UFC 135'teki Jones vs. Rampage maçı aklımın bir köşesini kemiriyordu...

Fantasturka nasıl geçti?: http://bit.ly/pG3CZE
Pazar günü festival devam ederken facebook'uma giremiyor, twitter'ıma bakamıyordum. Bir gece önce sabaha karşı oynanan UFC 135 ile ilgili bir haber duymaktan ve maçları izlemeden sonuçlarını öğrenmekten korkuyordum. Cumartesi gecesi Varan'daki birkaç saat uyku üzerine bütün gün sinemada film izleyip, akşama otel odamda Barca - Atletico Madrid maçını açıp bayılmıştım. Etresi gün uyanıp yine kaldığımız yerden festivalde film izleyeme devam...

Film aralarında İstanbul'daki arkadaşlarıma attığım ısrarlı sms'lerden sonra, sonunda saat 4 gibi Arda Kumbaracıbaşı'ndan UFC 135'in filesonic linkleri emailime geldi! Hemen koşup yan taraftaki bir internetcafe'de link'leri download etmeye başlayıp festivale geri döndüm. Gece saat 9.30 gibi festivalin ödül töreninin son dakikalarında kaçıp internet cafe kapanmadan UFC 135'i yanımda getirdiğim USB disk'ime aktardım. Festivalin kapanış partisinde 'Eski-Yeni' adlı mekanda 90'ların hit Türkçe şarkılarıyla eğlendikten sonra, dönüş için Varan'a biner binmez yanımdaki arkadaşlarımdan Melis'in laptopundan maçları açtım!..


Nate Diaz vs. Takanori Gomi
Haftalar öncesinden bu dinamit gibi eşleşmenin gecenin maçı olabilceğini söylemiştim. Nate Diaz kalitesini konuşturdu, şımarık Gomi'yi yok etti... Nate Diaz'a tam not! Ancak Takanori Gomi hayal kırıklığı yaratmaya devam ediyor... Mark Kerr'den sonra MMA'deki en büyük düşüş hikayelerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Gomi'nin 2005 yılından beri etkileyici tek bir galibiyeti yok! Bir tek Tyson Griffin galibiyeti var ama Tyson Griffin karşısında aldığı inanılmaz nakavt galibiyetinin de 'şanslı bir yumruk' olduğuna artık kesinlikle ikna olduğumuz Gomi'nin bir zamanlar pound-for-pound dünyanın en iyi MMA'cileri arasında gösterildiğini hatırlamakta güçlük çekiyoruz. Önümüzde UFC'nin Japonya çıkarması olmasa Gomi'nin daha UFC'de bir tek gün kalma şansı yok derim ben... Gecenin asıl Japon yıldızı kesinlikle undercard'daki Takeya Mizugaki'ydi...
Gomi ne ayakta ne yerde Nate Diaz'a rakip olamadı.

Travis Browne vs. Rob Broughton
Sanki UFC 40'tan bir ağırsiklet maçı izledik... 15 dakika sürmesi baydı. Geçiniz.

Ben Rothwell vs. Mark Hunt
Hunt'ın armbar denediğine inanamıyorum!
Şimdi bir önceki maça laf ettikten sonra bunun da daha kaliteli olduğunu söyleyemeyeceğim ama Rothwell ve Hunt gibi iki çok sert, çok sağlam babanın maçı kesinlikle daha çok saygıyı hakediyordu. Doğrusu Mark Hunt UFC'deki performansıyla beni çok şaşırtıyor. Hunt PRIDE'da çok bomba maçlar çıkarmış ve herkesi çok etkilemişti. Ama tembel karakteri ve UFC'nin yükselen MMA kalitesi sonucunda Hunt'un UFC'de iki temiz dayak yiyip Yeni Zelanda'ya geri döneceğini sanıyordum. İki dövüşçü de maçın son dakikalarında yorgunluktan zombiye döndü, ama Mark Hunt  American Top Team ile yer oyunu çalışıp Ben Rothwell'i yenerek büyük bir alkışı haketti doğrusu. Rothwell de Hunt'tan aldığı yumruklara rağmen nakavt olmayarak boşuna buralara gelmediğini kanıtlamış oldu. Kim ne derse desin böyle maçları seviyorum.


Matt Hughes vs. Josh Koscheck
Efsane Hughes'u artık emekli olarak görmek istiyoruz. Fiziksel olarak çok nankör olan bu sporda Hughes gibi bir yaşayan efsanenin, Koscheck gibi genç ve zirveye oynayan bir savaşçı karşısında malesef şansı yok. Ha geçen ay Tito Ortiz, Ryan Bader karşısında bunun tersini ispatlamadı mı? İspatladı. Ama istisnalar kaideyi bozmuyor...

Jon Jones vs. Rampage
Gelelim gecenin heycanla beklediğimiz finaline... Doğrusu bu maçı Rampage kazanmış olsa bu maçı en sona değil en başa çakmıştım tabi ki! Ama bu halde söylenecek pek birşey yok.
Steven Seagal yine çıkıp utanmadan "Jones'a
da bu tekmeyi atmasını ben söyledim" dedi!
Evet Jon Jones hakikaten bilgisayar oyununda oyuncu tarafından özel olarak yapılmış eksiksiz 5 yıldızlı bir dövüşçü gibi. Fiziksel olarak mükemmel. Teknik olarak adamda herşey var. Söylenecek birşey yok. Eskisi kadar şımarık ve ikiyüzlü de haraket etmiyor son zamanlarda... ne diyelim tebrikler... Rampage ise ne kadar tehlikeli ve sağlam bir dövüşçü olduğunu bir kere daha ispatladıysa da, oyununu hiç geliştirmediği için malesef artık günümüz MMA'inde zirveye ulaşması imkansız gözüküyor.
Jon Jones daha ne kadar büyüyecek ve ağırsiklete geçip orda da bu performansına devam edecek mi çok merak ediyorum. İlk sağlam yumruğu yiyince ne olacak? Gerçekten bir dövüşçü yüreğine sahip mi? Yoksa sadece bir süper atlet mi? Daha kaç defa Jay Leno Show'a konuk olacak? Hangi dergilerin kapağında yer alacak? MMA'i tanımayanlar, Jones'u tanıyacak mı? .. Yani birşey tahmin etmekte çok zorlanıyorum Jones ile ilgili... Adamdaki karakter çok sevimli değil ama yetenek inanılmaz...


Pazartesi, Eylül 26, 2011

UFC 135 prelim'ler (undercard)

(Kansporu için yazan Gökhan1985)

Gecede undercard maçları için ne çok iyi nede çok köyü diyebiliriz. Main card'taki gibi kimi zaman vasat, kimi zamanda heyecanlı maçlar vardı. Ancak şunu söyleyebiliriz ki bir undercard'ta bu gece kazanan dövüşçülerden bazıları bir sonraki eşleşmelerinde kendileri main card'ta bulmaları sürpriz olmaz.

James Te Huna vs. Ricardo Romero 
47 saniye içerisinde artık yok olmaya yüz tutmuş olan Ricardo’yu nakavt eden James Te Huna bir önceki yenilgisini çabuk unutturdu. İlginç bir navakt da diyebiliriz; önce yere düşürmeyi engelledi ardına birkaç yumruktan sonra Romero uykuya dalıverdi. Hemen burada Ricardo için de bişeyler söylemek lazımki bu adama son iki maçtır neler oluyor anlamak mümkün değil bir önceki maçında da Kyle Kingsbury’e 21 saniyede teknik navakt olan dövüşçü hiç havasında değil anlaşılan. Dövüşlere çok isteksiz çıkıyor ve karşılığını da alıyor.

Takeya Mizugaki vs. Cole Escovedo 
Aksiyon dolu iki raundun ardında iki dövüşçüye de saygı duymak gerekir kanısındayım. İkisi de açık ve ne istediğini bilerek dövüştü ayrıca bu çapışmadan galip taraf olarak ayrılan japonu da kutlamak lazım. Genelde bilindiği üzere Japon dövüşçüler pek ayakta dövüşmeyi tercih etmezler ama bu sefer farklı oldu ve Takeya Mizugaki kariyerine 15. galibiyetini ekledi. Takeya’nın yumrukları Cole’den daha etkiliydi ki Japon dövüşçü ikinci ronundda rakibinin üstüne gitti ve işi bitirdi. Tabi Cole Escovedo’nun da son 5 maçından 4 ünü kaybettiğini ve performans açısından kötü bir dönemde olduğunu da belirtelim.

Nick Ring vs. Tim Boetsch 
TUF'tan hatırladığımız Nick Ring ile PRIDEvari bir dövüşçü olan ‘The Barbarian’ maçını özellikle izlemenizi tavsiye ederim. Maç vasat olmasında rağmen zaman zaman seyirciyi heyecanlandıracak anları oldu. Bunda özellikle Tim Boetsch’in judo atışları jeneriklik olarak bayağa etkiliydi, hele son raunddaki uchimata Nick Ring’i resmen 180 derece döndürdü. Üç raund da her açıdan Tim Boetsch’indi. Maçı puanla kaybeden Nick Ring ise ilk MMA mağlubiyetini aldı. Aslında TUF sezonunda Court McGee yi yenen tek adam olan Nick Ring o zaman maçtan sonra dizindeki sorunda dolayı yarış dışı kalmıştı. İyi bir dövüşçü olsa da bu seferki maçında bir hayli korkak dövüştü ve kaybetti böyle devam ederse maç kazansa bile bence kontrat yenilemesi zor gibi.

Tony Ferguson vs. Aaron Riley 
TUF şampiyonu olan Tony Ferguson hemen önceki sikleti olan hafif siklete geri döndü ve ilk galibiyetini aldı. Bu dövüşçü ilerde adından söz ettirecek gibi duruyor. Maç içinde uzun mesafe avantajı güçlü boks yeteneği ile iyi değerlendiren ‘El Cucuy’ rakibinin çenesini kırdı. Gerçekten görmelisiniz ki Aaron Riley’nin ilk raundda yediği müthiş aparkatlardan sonra çenesi aşağıya doğru uzayıverdi ve tabiî ki maça devam edemedi. Karşılaşma teknik nakavtla Tony Feguson’un oldu.

Junior Assunção vs. Eddie Yagin maçını ise izlemedim. Assunçao çok üstünmüş ki 30-26, 30-26, 30-27 gibi bir skorla maç almış.

Perşembe, Eylül 22, 2011

Jones ve Rampage savaşa hazır!

Bu Cumartesi, büyük heycanla beklediğimiz Jones vs. Rampage maçı öncesi iki siyahi dövüşçü, Amerika'nın önde gelen talk show'larından Jimmy Kimmel Live ve The Daily Habit'e konuk oldular. Maç öncesi böylesine bir lansman daha önce bu spor için görülmüş birşey değil! Bu sporun yükseliş ivmesi ne zaman yavaşlayacak merak ediyorum doğrusu...

Jones ve Rampage Daily Habit'te: http://bcove.me/v5dkpj2h
Jones ve Rampage Jimmy Kimmel'de: part1: http://www.youtube.com/watch?v=UIDJlPP1eX4
Jones ve Rampage Jimmy Kimmel'de: part2: http://www.youtube.com/watch?v=bS5Txpjth5I


İşin enteresanı, Kansporu anketinde okuyucularımızın bu maçın sonucu için neredeyse yarı yarıya eşit oy vermiş olması (Jones %56, Rampage %44). Halbuki her ne kadar Jones'dan nefret etsem de bu anketin sonucunun en az %70 Jones çıkmasını bekliyordum. Demek ki oldskool babadan kalma MMA'ciler ve PRIDE'cılar daha hala ölmemiş : )

Çarşamba, Eylül 21, 2011

UFC 139, Van Damme filmlerini aratmayacak bir dövüş kartıyla geliyor: Hendo vs. Shogun, Wanderlei vs. Cung Le, Bowls vs. Faber

Evet, Dan Henderson'un UFC'deki ilk rakibi Mauricio Shogun Rua olacak! Bizleri adeta PRIDE'lı 2005 yıllarına döndürecek 19 Kasım'daki bu muhteşem maçı iple çekiyoruz! Ama daha bitmedi...

Aynı gecede, böylesine bomba bir eşleşmeden bile daha Van Damme-vari bir eşleşme daha bizleri bekliyor; Cung Le vs. Wanderlei Silva!! İngilizce yazıyor olsaydım Woooooaaaaaaahh!! gibi bir ünlemle süslerdim bu cümleyi! Vitor Belfort'un sakatlanmasıyla Cung Le'nin yeni rakibinin Wanderlei olacağı daha dün açıklandı... MMA tarihinin en sevilen ve en heycanlı iki striker'ının (vuruşçu) mücadelesi - her ne kadar zirveyi pek ilgilendirmese de - her şekilde nefes kesecek!

Gecenin diğer bomba maçı ise Bowles vs. Faber! Bantamweight, yani horozsiklet'te Dominick Cruz'un ardından  2 ve 3 numara diyebileceğimiz Bowles ve Faber'ın mücadelesi, modern MMA anlamında tartışmasız gecenin en teknik ve en kaliteli maçı...

Bu kadarla da bitmiyor... Gecenin diğer bomba isimleri arasında Kyle Kingsbury, Stephen Bonnar, Martin Kampmann ve Ryan Bader var... UFC'nin böylesine etkinliklerini Galatasaray Fenerbahçe maçı gibi iple çekmeye başladım! Ve bu önümüzdeki 3 ayda bunlardan birkaç tane daha var!

Salı, Eylül 20, 2011

Şok ayrılık: Overeem ve Gökhan Saki, Golden Glory'yi bıraktı!

UFC'nin en yeni transfer bombası etiketini gururla taşıyan Alistair Overeem, adıyla özdeşleşmiş olduğu efsane Hollanda kickboks ve MMA takımı Golden Glory'den ayrıldığını açıkladı.

Golden Glory ekibi, inanılmaz başarılı bir 2010 sezonu geçirmişti. Özellikle Semmy Schilt, Overeem, Gökhan Saki ve Marloes Coenen'in başarılarıyla tam bir takım, hatta aile profili çiziyorlardı. Geçtiğimiz ay Golden Glory takımının dövüşçülerinin ZUFFA tarafından Strikeforce'dan yollanması büyük yankı uyandırmıştı. Ve şimdi üzerine bu haber adeta tuz biber ekti!

Overeem, "kirli çamaşırlarımı basınla paylaşmayı sevmiyorum" diyerek işin içyüzüne dair bilgi vermekten kaçındı. Bu haberin üzerinden 24 saat geçmeden Gökhan Saki'nin de Golden Glory'den ayrıldığı haberi (henüz resmen onaylanmasa da) internette çok sağlam kaynaklarda dönmeye başladı.



Pazar, Eylül 18, 2011

UFC Fight Night 25: Sonunda battaniye Shields'ı nakavt eden biri çıktı!

(Kansporu için yazan Keto)

Bellator'lu, Mayweather - Victor Ortiz'li, hatta Mr. Olympia'lı yoğun bir gecenin içinde, bir de radarın altından uçan UFC Fight Night 25 vardı. Maçların yanında bir de Rampage ile Bones röportajı diye başlayıp, Joe Rogen'ın aradan çekilmesiyle laf dalaşına dönüşen dakikalar programa renk kattı. Geneli "Güreşçiler kickboksçulara karşı" temalı ana kart, genelden bir eksik, dört maçtan oluştu.

Jake Shields vs. Jake Ellenberger (Velter Siklet) :
Maçtan önce Shields'ı babasının ölümü ile ilgili konuşurken izledik. Durumunu, maçı bırakıp bırakmamayı düşünmesini, sonradan devam etmeye karar vermesini anlatıyordu. Maça dönecek olursak: Ellenberger maçın başında gücünün farkını hissettirmeye başladı. Atak yaparken de, savunurken de rahattı. İlk raundun başlarında Ellenberger Shields'in boynundan tuttu, birini karna diğerini kafaya kullandığı iki diz darbesinden sonra yere savurduğu Shields'e ardı ardına yumruklarla saldırıya devam edince hakem araya girdi. Maç ilk roundun elli üçüncü saniyesinde teknik nakavt ile sona ermiş oldu. Böyle devam ederse, Shields'i ezip geçen Ellenberger için ünvan maçı çok yakın gibi gözüküyor.


Court McGee - Dongi Yang (Orta Siklet): 
Ana kartın başta bahsetmiş olduğum temasına uymayan tek maçıydı. Çoğu kafesin ortasında karşılıklı girişimlerle aktif geçse de, Görmeye değer pek birşey yoktu. McGee sürekli bastıran taraftı, iyi bir boks sergiledi. Yang'ın ikinci roundun ortalarından itibaren yorulmasıyla McGee'nin işi daha kolaylaşıyor gibi gözüküyordu. Fakat üçüncü roundda Yang, sol kroşesini McGee'nin yüzüne sağlam oturtunca işler değişti. Maçın tek heyecanlı geçen bu kısmıda Yang'in yorgunluktan işi bitirememesi ve McGee'nin de toparlanmasından dolayı çok sürmedi. McGee'nin giyotin girişimiyle maç sona erdi. Jüriye kalan maçı oy birliği ile kazanan dövüşçü, TUF 11'in şampiyonu Court McGee oldu.

Erik Koch - Jonathan Brookins (Tüy Siklet):
Hızlı başlayan maçta Brookins, Koch'u hiç beklemeden kafese yasladı. Yere alma konusunda başarılı olamasa da, kısıldığı yerden çıkamayan Koch'u ufak darbelerle yıpratmaya çalışıyordu. İkinci raundda açılan Koch, Brookins'i uzağında tutmayı başarıp, etkili ataklarda bulundu. Brookins antrenman döneminde sanki güçlü yönlerinin üzerine gitmiş (güreşinin). Maçtan önce de "güreşime güveniyorum" şeklinde konuşmuştu. Fakat ayakta pek bir varlık gösteremedi. İkinci raundun sonlarına doğru Koch'u yere almayı başarsa da, yine etkili olamadı. Üçüncü raundda iyice vites yükselten Koch karşısında solmaya başladı. Aldığı darbelere karşılık vermeyip sadece yere almaya ya da kafese sıkıştırıp yıpratmaya uğraşıyordu. Seyirci iyice sıkılıp yuhlamaya başladı. Üç raundun sonunda maç jüriye kaldı. Kazanan, oy birliği ile Koch oldu. Rakibinin sağlam bir cevap verememesinden kaynaklansa da, doğru düzgün saldıramayan bir güreşçinin, bunların üstüne bir de çenesinin sağlam olması aşırı sinir bozuyor. Bir kez daha bu tip bir durum yaşamış olduk.

Alan Belcher - Jason MacDonald (Orta Siklet): 
Farklı sakatlıklardan dönen iki deneyimli sporcu vakit kaybetmeden ataklara başladılar. Belcher ile kick boks mücadelesine girmeyen MacDonald'ın, Belcher'ı yere alma girişimi ters tepti. Üstte kalan Belcher rakibinin gardındayken, gelen kilitleme tehlikelerini, pozisyon üstünlüğü elde ederek savuşturup, ağır yumruk ve dirsek saldırılarına devam etti. Aldığı darbelerle dizlerinin üstüne kapanan MacDonald'ın imdadına hakem yetişti (R1 3:48). Hiçbir paslanma belirtisi göstermeyen "Yetenek" (Alan "The Talent" Belcher) , aksine kendini daha da geliştirmiş. Kafese geri dönmesi bile yeterliyken, Alan Belcher'ı kazanırken görmek daha da sevindiriciydi.

Haftaya gerçekleşecek UFC 135'e ufak bir ısınma niteliğindeki gecenin ana kartı kısa sürdü. Jake Ellenberger velter sikletin kalanına sağlam bir göz dağı vermiş oldu. UFC 135'e gelince, marka değeri yüksek fakat kariyerinin kötü dönemlerinde olan sporcularla dolu olması biraz heves kırıcı. Yine de eşleşmeler ilgi çekici. Güzel maçlar izlemek dileği ile...

Cuma, Eylül 16, 2011

Sakuraba DREAM.17'de tekrar huzurlarımızda

Kazushi Sakuraba'nın ringde ölmek istiyorum dediğini, gelmiş geçmiş en büyük MMA'cilerden biri (hatta belki de birincisi) olduğunu, ve yenildiği maçlarda çok fena dağıldığını herhalde artık biliyorsunuz... En son geçen sene kulağı koptuğu için maçı yarıda bırakmak zorunda kalan 42 yaşındaki savaşçı, 24 Eylül'de bir senelik bir aradan sonra tekrar ringe çıkıyor....





Türkçe tercümesi:
(tercümeyi yapan: Nil Yabanlı)

- Maçtan önce sürekli acaba hiç bitmeyecek mi diye düşünürüm. Maç bittikten kısa bir süre sonra ise "bir kere daha yapmak istiyorum" derim. Dövüşmenin öyle bir zehri var işte. Fight Poison
- Dövüş sırasında ağzın burnun kırılmışken hakem araya girip de maçı bitirdiği an bu suratına yansımaz ama kafanın içinde OOOF BEE diye yankılanır, üzülürsün.
- Kemiğim kırılsa bile ''oh iyi oldu'' diye düşünürüm. Daha da hırslanırım. Hiçbir zaman vazgeçmem.
- Veltersiklete düşünce, hızım mı yükseldi nolduysa, çok daha rahat hareket eder gibi hissediyorum. 93 kilodoaki halimi düşünüyorum da, artık hızımın yükseldiğini düşünüyorum. Mucizevi...
- Bir maçı nakavtla bitirmek istiyorum emekli olmadan önce.. ama yine o maçtan sonra da ''bir kere daha dövüşmek istiyorum'' derim herhalde..

Çarşamba, Eylül 14, 2011

"UFC 135: Jones vs. Rampage" ön analiz

24 Eylül'de Denver, Colorado’da Pepsi Center’da gerçekleşecek Jones vs. Jackson hafif-ağırsiklet kemer mücadelesi MMA severler için tam bir heyecan fırtınası olacak. Bir tarafta gelmiş geçmiş en genç ve en dominant UFC şampiyonu Jon Jones, diğer tarafta A-Takımı filminde B.A. Baraküs’ü oynayan eski şampiyon Quinton 'Rampage' Jackson’ı izleyeceğiz. UFC 135 bizlere aylardır merakla beklenen bu büyük karşılaşma dışında, nefesleri kesecek diğer maçlarda da hepsi bir birinden yetenekli ve ünlü yıldız dövüşçülerle dolu bir gece sunuyor…

Jon ‘Bones’ Jones, yeni nesil MMA seyircisinin kahramanı haline gelmiş durumda. Bugüne kadar daha hiç bir zayıf noktası bulunamamış komple bir MMA'ci... Hem güreşi, hem boksu, hem de tekmeleri çok iyi. Fizik olarak çok üstün. Uzun boyunu ve uzun kol-bacaklarının avantajını kullanmayı çok iyi biliyor. 24 yaşında ve bugüne kadar hiç yenilmedi (teknik bir diskalifiye hariç). Dönen dirsek darbeleri ve birçok izleyicinin hayatında ilk defa gördüğü farklı Judo atmalarıyla (takedown) modern MMA'de bir çığır açtığını söylersek abartmış olmayız. Jones’un son şampiyon Shogun’ın karşısına favori olarak çıkması zaten başlı başına bir işaretti. 2. raundun sonunda hakemin daha fazla dayanamayarak araya girmesiyle maç bittiğinde ise en sıkı Shogun taraftarı bile artık Jones’a saygı duymak mecburiyetinde kalmıştı…

Rampage'in basın tanıtımında Jones'u göt ettiği an...
Rampage Jackson’a baktığımızda ise tam bir oldskool (eski tarz) MMA temsilcisi görüyoruz. MMA tarihinde çapraz-eğitimliler dönemi diye tabir edilen (kabaca 1998-2008 yılları arasındaki) dönemi temsil ediyor. Esasen sadece boks ve güreş teknikleriyle dövüşüyor. Kendisini yıllar içerisinde teknik olarak çok geliştirdiği söylenemese de, 1999 yılından beri çıktığı 40 MMA maçıyla çoktan gelmiş geçmiş en önemli MMA'cilerden biri haline gelmiş durumda. Kariyerine Amerika’da köhne organizasyonlarda başlayıp Rampage, uzun süre Japonya'da PRIDE’da, o zamanlar dünyanın en iyilerine karşı dövüşüp büyük bir üne kavuşmuştu. Daha sonra 2007 yılında Amerika’ya dönerek Chuck 'The Iceman' Liddell'i tek yumrukla nakavt edip UFC şampiyonu olmuştu. Ardından çok şaibeli bir kararla kemeri Forrest Griffin’e kaybetmiş ve bir dönem bunalıma girdiği için basında magazinsel skandallarla yer almıştı. Ardından UFC'nin sahibi Dana White ile arası açıldığı için, daha sonra da TUF (The Ultimate Fighter) televizyon şovunda koçluk yaptığı için aktif dövüş hayatından uzak kaldı. Geçen sene dev bütçeli Hollywood filmi A-Takımı'nda da yer alan Rampage, bu seneye kadar bir türlü eski aktif dövüş temposunu yakalayamadı. Ancak yine de bu süre içerisinde sadece 2 maç kaybetti (biri şampiyonluğu Forrest Griffin'e kaptırdığı maç, diğeri de Rashad Evans'a jüri kararıyla kıl payı yenildiği maç). Şimdi Rampage üst üste 2 net galibiyet sonrasında uzun süredir en formda olduğu maça çıkıyor diyebiliriz.

Bu maç gerçekten tam bir yeni dönem (new-skool) vs. eski dönem (old-skool) çarpışması olacak. Bir tarafta genç, teknik olarak mükemmele yakın, yenilgisiz süper-atlet Jon Jones… diğer tarafta 33 yaşında atletik özellikleri iyi olmasına rağmen daha çok dövüşçü içgüdüleriyle efsanleşmiş olan Rampage Jackson.... Önceki şampiyon Shogun Rua’nın Jon Jones tarafından nasıl darmadağın edildiğini izlemek, aslında artık MMA'in çok daha yüksek bir çıtaya doğru dolu dizgin gittiğinin kanıtıydı. O yüzden bu maçın da kesin favorisi Jon Jones. Ancak Rampage'i hiçbir zaman yabana atmamak gerektiğini biliyoruz. Sonuçta MMA’de her an her şey olabilir…



Gecenin diğer önemli maçlarına baktığımızda ise öncelikle kariyerinin doruk noktasındaki Diego Sanchez'in sakatlanmasıyla onun yerine son anda alınan Josh Koscheck ile yaşayan efsane Matt Hughes maçını görüyoruz. Hughes, en son BJ Penn tarafından aldığı flaş nakavt yenilgisinden sonra bu maçı da kaybederse (yaşını ve başarılarla dolu kariyerini göz önüne alırsak) emekliliğe kadar yolu var dersek yanlış olmaz.

Daha sonra en son TUF 13 sezon şampiyonu Tony Ferguson boks yeteneklerini Aaron Riley karşısında test edecek. Bu Ferguson için UFC’deki ilk ciddi sınav olacak. Bakalım boks yetenekleri Ferguson’u ne kadar götürecek…

Babadan kalma PRIDE tipi bir ağırsiklet ‘kavga’sı izlemek isteyenler için ise iki eski toprak ağırsiklet yıldızı Mark Hunt vs. Ben Rothwell gecenin en keyifli maçı olabilir.

Ayrıca gecede 2 büyük Japon-MMA yıldızı var. Damacio Page ile dövüşecek olan superstar Kid Yamamoto ve Nate (küçük kardeş) Diaz ile dövüşecek olan Takanori Gomi MMA severlerin kaçırmayacağı isimler… Diaz vs. Gomi gecenin maçı olmak için en büyük aday.


Pazartesi, Eylül 12, 2011

Strikeforce World Grand Prix: Barnett vs. Kharitonov

(Kansporu için yazan: KeTo)

Strikeforce'un istikrarını bozmadığı bu gece de güzel maçlarla geçti. Ağırsiklet turnuvasının yarı finallerinin yanı sıra, ortasiklet şampiyonluk maçını da izledik. 10 maçtan yalnızca 3 tanesi jüri kararına kaldı (Strikeforce'un istikrarlı olduğu bir konu da bu). Yorumcular Ranallo, Shamrock ve Miletich formdaydı. Her zamanki gibi keyifli bir sunum dinlettiler. Fakat herşeye rağmen aklımın bir köşesinde geceyle ilgili beni rahatsız eden bir durum vardı. Şöyle ki; UFC nin en büyük eski rakibi, karma dövüş sanatları ruhunu günümüzde belki de en iyi temsil eden bu organizasyon WEC'in (World Extreme Cagefighting) kaderini yaşayacak gibi gözüküyor. Sanırım Strikeforce'un sağlamlığını gölgede bırakmak için, podyum, ışık gibi görsel elemanlar vasattı. Kafesin üstüne adam gibi bir ekran bile kurulmamıştı. Saçma sapan yerleştirilmiş bir duman makinesi dövüşçüleri podyuma çıkarken rahatsız ediyordu. Sanki "Strikeforce Challengers" gecesi izliyo gibiydim. Zuffa'nın (UFC, WEC, WFA ve Pride'ın sahibi firma) Strikeforce'u almasından sonra Dana White'ın yaptığı "Strikeforce'u, özüne dokunmadan daha iyiye götüreceğiz - geliştireceğiz" gibi söylemlerin hikaye olduğunu gördük. En önemli gecelerinden birinde vasat bir organizasyonla karşı karşıyaydık. Sindirilmenin belirtileride bir kez daha açıkça görülmüş oldu. Gelelim gecenin ana kart maçlarına:


Josh Barnett - Sergei Kharitonov (Ağır Siklet - Büyük Turnuvası Yarı Final):
Barnett maç boyunca bastıran taraftı. İlk saniyelerde "Rus paralı askeri"ne (The Russian Mercenary) yumruklarıyla kafa tutmaya kalksa da, Kharitonov hem çenesiyle bana mısın demedi, hem de verdiği karşılıklarla (ayakta dövüşte üstün taraftı) Barnett'e o şekilde başarılı olamayacağını farkettirdi. Bunun üzerine Barnett bekleneni yapıp rakibini yere aldı ve üstüne çıktı (mount position). Barnett, teknik nakavt için uğraşsa da Kharitonov'un çenesi kısa mesafeli yumruklar için fazla sağlamdı. İlk roundun sonlarına doğru beklediği açıklığı yakalayan Barnett, rakibini boğarak pes ettirtti (arm triangle choke - 4:28 r1). Barnett çok motive gözüküyor, final maçının hakkını vereceğini sanıyorum. Fakat işi kolay olmayacak...
Editör'ün notu: Bence Barnett bilinçli olarak böyle bir taktik uyguladı. Ayakta maça başlayıp birkaç darbe almayı riske etti ama aslında bu şekilde kendine yaklaştırdığı Kharitanov'u yere almak için doğru anı bekliyordu. Barnett, tartışmasız gelmiş geçmiş en akıllı MMA'cilerden biri

Daniel Cormier - Antonio Silva (Ağır Siklet - Büyük Turnuva Yarı Final):
Overeem'in çekilmesiyle Antonio Silva'nın rakibi 1. yedek Cormier olmuştu. Kariyerinin başında olan Cormier için bu yük ağır gibi gözükmüş olsa da, olimpik güreşçi bu fikrin tersini ispatladı. Hız üstünlüğünü kullanan Cormier, sürekli geliştirdiği kick boksuyla hızlıca içeri girip Silva'yı sersemletiyordu. Koca ayak (big foot Silva), Cormier'in ayakta daha etkili olduğunu farkettiğinde artık herşey çok geçti. Cormier, rakibini yumrukları ile 2, güreşi ile 1 kere düşürse de, Brezilyalı'nın yer oyununa kafa tutmadı, her seferinde biraz oyalanıp rakibinin kalkmasına izin verdi. Yumruklara daha fazla dayanamayan Silva, ilk raundun sonuna doğru aldığı sağ aparkat ve üstüne sol kroşe ile yere yığıldı. Cormier'in yerde kendinden geçmiş Silva'ya attığı son iki yumruğu yeterli bulan hakem Greg Franklin (Rich Franklin'in kardeşi) maçı ilk raundun üçüncü dakika, elli altıncı saniyesinde bitirdi.  Cormier beklediği saygıyı hak ettiğini kanıtlamış oldu. Maçtan sonra Silva'yı küçük gören konuşması olmasa daha iyi olabilirdi.

Ronaldo Souza - Luke Rockhold (Orta Siklet - Ünvan Maçı):
Üstün bir dövüş sergileyen Rockhold çetin ceviz çıktı. "Timsah"ın (Ronaldo "Jacare" Souza) diş geçiremediği dövüşçü, etkili defansif güreşiyle maçı istediği rotada götürdü. ilk iki buçuk raunddan sonra etkinliğini yitiren Souza her ne kadar bir iki yumrukla Rockhold'u sersemletmiş olsa da maçı istediği gibi bitiremedi.
Son birkaç maçını kondüsyonu sayesinde (kondüsyonunun genel olarak iyi olduğu anlamına gelmez) kazanan Souza'nın önceden sorun olmayan eksikleri, daha bütün bir dövüşçü olan Rockhold sayesinde sonunu getirdi. Jüri kararına kalan maç sonunda oy birliği ile kazanan, yeni şampiyon Luke Rockhold oldu.


Muhammed Lawal - Roger Gracie (Hafif-Ağır Siklet):
Dünyanın en iyi Brezilya Jiu-Jitsu'cusu olarak bilinen Roger Gracie, iş MMA'ye gelince eski şampiyon Lawal karşısında pek varlık gösteremedi. Sürekli birbirilerini kollayan iki dövüşçü, Gracie'nin girişimleriyle pozisyon içine girselerde ortada etkili gözüken bir şey yoktu. İlk raundun sonunda (4:37) aldığı iki sağ kroşe ile (doğru düzgün oturmadı bile) yere düşüp kaskatı kesilen Gracie'yi öyle görmek çok kötüydü. Daha da kötüsü, Gracie'nin sahip olduğu yetenek, hassas çenesinin gölgesinde kalacak gibi duruyor. Tabi daha ilk yenilgisini tadan  Brezilyalı için bunu söylemek erken olabilir. Lawal için ise herşey iyi gözüküyor. Feijao ile yaptığı maçtaki garip hali de o dönem sakat olmasından dolayıymış, şimdi iyileşmiş, öğrenmiş olduk.


Pat Healy - Maximo Blanco (Hafif Siklet):
Amansız dövüş stiliyle tanınan Blanco maça beklenilen şekilde başladı. Çok çeşitli açılardan etkili vuruşlar yapıyor, rakibini eziyordu. Alçak tekmeyle Healy'i yere aldıktan sonra karşılaştığı pes etme tehlikesine (heel-hook geliyordu) karşılık yerdeki rakibinin suratına tekme atınca (bir çok kez - kısa tekmeler) maç durduruldu. Başka kurallar kullanan bir organizasyonda ilk maçına çıkan bir dövüşçü için normal bir şey. Bir art niyet olduğunu sanmıyorum. Genelde mağdur dövüşçünün rol de olsa devam etmemesine alışığızdır. Fakat Healy böyle yapmadı. Her ne kadar yüreğini takdir etsemde, o kadar ezilmesine rağmen maçı bitirme fırsatı varken devam etmek istemesi pek akıllıca gelmemişti. Blanco'dan bir puan düşüldü ve maç yeniden başladı. Aldığı darbelere cevap veremeyen Healy, ilk raundun sonuna doğru Blanco'nun bir tekmesini yakaladı, Blanco'yu tellere yasladı ve daha sonra kalıp avantajını kullanarak Blanco'yu yere vurdu. Böylece ilk raunddaki tek puanını kaydetmiş oldu. İkinci raund yine -biraz daha yavaş olsa da- Blanco'nun üstünlüğüyle geçerken Blanco kaydı ve düştü. Durumdan faydalanmaya çalışan Healy'e rağmen kalkmayı başarsa da aldığı diz darbeleri onu sersemletti. Healy, kendini toparlayamayan Blanco'yu yere aldı, çarmıh pozisyonuna getirdi ve o pozisyonda ilginç bir şekilde rakibini boğarak pes ettirdi (4:27 r2)


Şimdi turnuva finalinde Barnett - Cormier maçını izleyeceğiz... yine sağlam bir kartla karşılaşmayı umuyorum. Sırada ise "Strikeforce Challengers: Larkin vs. Zwicker" var. Lorenz Larkin tam anlamıyla göze hitap eden bir dövüşçü, izlemeye değer olacaktır. Strikeforce'a gelince: Bu sevdiğim organizasyon için turnuva finalinden sonrası pek net gözükmüyor...

Cuma, Eylül 09, 2011

UFC 137 yeni eşleşme: Diaz vs. Penn

GSP ile olan maçı disiplinsizlik (basın konferansını ve uçağı birden fazla kaçırma) sebebiyle iptal edilen Nick Diaz, şimdi gecenin co-main event'inde (sondan ikinci maç) BJ Penn ile karşılaşacak.

Diaz'ın kemer şansı şimdilik ertelenmiş olsa bile seyirciler açısından çok daha güzel ve kaliteli bir maç gerçekleşeceği kesin

Çarşamba, Eylül 07, 2011

Nick Diaz UFC 137'den çıkartıldı!!!

Ulan tam UFC'ye bravo helal olsun falan diyen bir ruh haline girmek üzereyken bu nasıl bir saçmalıktır şimdi! GSP vs. Nick Diaz maçı yalan olmuş! Oha! O kadar beklenilen bir maçı, Nick Diaz basın konferanslarına gelmedi diye yalan etmişler! İnanamıyorum...

Tamam Nick Diaz'ın bu basın muhabbetlerine iştirak etmesi lazım ama adama para cezası ver, başka bir ceza ver birşey yap... Yılın en heycanla beklenen karşılaşmalarından birini böyle sudan bir sebeple iptal etmek ne demektir ya? Bu adamın böyle asi bir tarzı olduğunu biliyorsun. herifi maçtan çekeceğine herifin bu 'kötü adam' imajına oyna!...

Nick Diaz da ayrı bir gerizekalı zaten. Bu herif bunu Strikeforce'ta da yapıyordu. Ama basın konferansına gelmemek ayrı, maça çıkmamak ayrı. Nolursa olsun bu adam dövüşü seviyor ve o maça çıkacaktı! UFC'nin para cezasına boğup bu herifi yine de o maça çıkarması lazımdı. Ama zaten Amerika'daki sıradan kıro MMA izleyicisi UFC dışında hiçbirşey bilmediği için Diaz'dan bu şekilde kurtulup GSP markasını devam ettirmek daha risksiz bir hamle olsa gerek. Ama bu sporun da çarkına sıçarak yapıyor yine UFC bunu.. Bundan 20-30 sene sonra UFC de boks gibi sıkıcı bir spora dönüşürse hiç ama hiiiiiiç şaşırmayın....

UFC'nin tartışmasız en zayıf sikleti olan veltersikletin sıkıcı şampiyonu GSP, şimdi Carlos Condit'le dövüşecekmiş... Çok da umrumda... Yine GSP'nin 2 vurup durduğu, rakibini yere alıp bitirmeyi beceremediği bir maç izleriz muhtemelen...


Çarşamba, Eylül 07, 2011

Kısa kısa... Bomba maçlar geliyor!

Lesnar vs. Overeem bombasından sonra yağmur gibi yeni ve çok heycanlı eşleşmeler ile UFC gövde gösterisine devam ediyor...

- Dan Henderson'un UFC ile imzayı atması artık an meselesi. UFC'nin Dan'e Shogun maçını sunduğunu, ama Dan Henderson'un Jones vs. Rampage galibini istediği söyleniyor...

- Clay Guida vs. Ben Henderson UFC on FOX kartına eklendi. Bu mükemmel eşleşmenin FOX'ta izleyiciyle buluşması için anca Lesnar vs. Overeem maçının ilk raundda bitmesi, bu maçın da en fazla 3 falan raund sürmesi gerekiyor. Daha uzarsa yayın süresini aşacağı için gösterilmesi imkansız.

- FOX'un UFC'ye ayırdığı süre tamı tamına 1 saat. Ve UFC bu süre içerisinde önce bir tanıtım videosu ardından da direk gecenin esas maçı olan Lesnar vs. Overeem'i sunacak. Ardından vakit kalırsa gecenin önceki maçlarından kısa sürede bitenlerinden birini sıkıştırmayı düşünüyorlarmış. Hala kesin bir programın söz konusu olmadığını da ekleyelim.

- Fedor Emelianenko, 12 Kasım'da Jeff Monson'a karşı yenilgi zincirine bir son vermek istiyor. Maç Rusya'da...

- Son Japon süperstarlarından Kid Yamamoto vs. Darren Uyenoyama da UFC on FOX kartına eklendi.

- Diego Sanchez antremanda elini kırıp Matt Hughes ile 24 Eylül'de "UFC 135: Jones vs. Rampage"te yapacağı maçtan çekilince, onun yerine Josh Koscheck Hughes'un karşısına çıkacak. (Resmi olarak kesinleşmedi)

- Strikeforce Ağırsiklet Turnuvası kemeri görücüye çıktı... http://bit.ly/qT49z6

- King Mo Lawal, Strikeforce için "ölmek üzere olan bir kanser hastası gibi" ifadesini kullandı. "Şampiyon kemeri bırakıp gitmiş aynı çatı altında başka bir organizasyonda dövüşürken kemer için dövüşmenin ne manası var"diyor. Haksız olmadığı aşikar. UFC'nin bu Strikeforce saçmalığına bir an önce son vermesini bekliyoruz napalım... kaynak: http://aol.it/qhrd7J

- Ricardo Arona 5 yıl boyunca yenilmeyen Wanderlei Silva'yı yenen ilk adam ünvanına sahip olduktan hemen sonraki 4 maçın 3'ünü kaybedip sonra da izdivaya çekilmişti. (O kazandığı tek maçta da Alistair Overeem'i yenmişti!) Şimdi Marvin Eastman galibiyetiyle MMA'e geri dönen Arona, Strikeforce'tan gelen teklifi zamanında reddetiğini ve yakın zamanda UFC'de olmak istediğini söylüyor...

Salı, Eylül 06, 2011

Bombalar bombası!!: Lesnar vs. Overeem 30 Aralık'ta!!!

Her ne kadar bu heriflere yıllardır kıl olsam da.. kabul etmek lazım UFC bu sene iyi çalıştı! AKP'nin çalışkanlığını bir yerden sonra ister istemez takdir etmek gibi bişey bu...


2011'e esas çok sağlam başlayan taraf Strikeforce'tu ama UFC adeta skoru 1-0'dan 4-1'e getirerek MMA tarihinin en iddialı senesine imza atıyor desek abartmış olmayız...

Dana White taraflı tarafsız bütün MMA'cilerin anca rüyalarında görebileceklerini zannetikleri fantazi-lig-süper-ultra-mega bir eşleşmeyle yılbaşına damgasını vuracak: BROCK LESNAR vs ALISTAIR OVEREEEEEEM! .. Bir daha; BROCK LESNAR vs ALISTAIR OVEREEEEEEM! Son bir daha hadi: BROCK LESNAR vs ALISTAIR OVEREEEEEEM!

"Dur imzayı atıp geliyorum... yoketmeye..."
Eveeeeeet! Hadi bakalım Clash of The Titans!!... Las Vegas'ta yer yerinden oynayacak! Kazanan anında Cain vs. Dos Santos galibiyle kemer maçına!! Yoksa o maç daha da bombastizim ötesi mi olacak mi acaba????

Cuma, Eylül 02, 2011

Kansporu "ONE FC - Champion vs. Champion" banyosu

Cumartesi (yarın) sabah, TR saatiyle 10.00'da başlayacak olan, yerdeki rakibin kafasına tekme atmanın serbest olduğu bu modern MMA ve Vale Tudo'nun birbirine en yakın olacağı MMA etkinliğini beraber izlemek için uzun bir aradan sonra yeni bir Kan Banyosu ile beraberiz!


Facebook'taki 'Kansporu ONE FC Banyosu' etkinliğimize bekliyoruz: http://www.facebook.com/event.php?eid=258880387468811


Cuma, Eylül 02, 2011

UFC'nin FOX kanalındaki ilk maçı belli oldu: Cain Velasquez vs. Dos Santos 12 Kasım'da FOX'ta !!!

UFC, rakibini yere düşürür düşürmez saniye harcamadan kafasını yumruklamaya devam eden bir dövüşçü gibi, FOX kanalıyla anlaşmayı bağlar bağlamaz bu kanaldaki ilk maçını uzun zamandır heyecanla beklenen ağırsiklet kemer karşılaşması olarak belirleyip bombayı patlattı!!

Biz Türkiye'deki izleyiciler için bu ne değiştiriyor? Maçı canlı olarak korsan stream etmek mümkün olacak mı? Veya hatta belki Digiturk bu maçı canlı verir mi? Şimdilik tam bilemiyorum ama Amerika'daki şifresiz bir kanaldaki maçı izlemek bizim için her türlü daha kolay olacaktır.

Daha önce de belirttiğim gibi bu gelişme sadece UFC'nin Amerikan medyasında değil dünya televizyonlarında da dolaylı olarak çok daha fazla izleyiciye ulaşacağı içöin çok heycan verici bir gelişme. UFC'nin Amerikadaki ulusal kanaldaki bu ilk gövde gösterisinin böylesine büyük bir maç olması da UFC'nin kendine ne kadar güvendiğini ve 'ya şimdi ya hiç' kafasında olduğunu gösteriyor...

Ne diyelim... Nefesler tutuldu!