UFC 137, son derece kaliteli ve çekişmeli maçlara sahne olurken, gecenin esas manşeti 2 MMA devinin taraftarlara elveda demesiydi...
Mirko Cro Cop Filipoviç
estiği yıllar (2001-2007)

İlk olarak Mirko Cro Cop Filipoviç "artık zamanı geldi" dedi. Ne yalan söyleyeyim, bence çok geç bile dedi... MMA'in bugünlere gelmesinde büyük payı olan Cro Cop için gelmiş geçmiş en meşhur birkaç MMA'ciden biri demek herhalde yanlış olmayacaktır. 90'ların sonunda K-1'in yıldız isimlerinden biri olan Cro Cop, kickboks'tan MMA'e geçiş yapan dövüşçüler arasında en başarılısı olarak bu sporun tarihinde her zaman önemli bir yere sahip olacak.
Japonya'da 2001 - 2006 yılları arasında PRIDE'da aldığı nakavt galibiyetleriyle büyüleyici bir "highlight reel"a sahip olan Cro Cop'un en büyük başarısı efsanevi PRIDE 2006 Open Weight Tournament'i kazanmaktı. Üstün stand-up (ayakta dövüşme) oyununa başarıyla eklediği take-down defansı ile bir ekol haline geldi. Kimi zaman bu sporun en iyilerini, kimi zaman ise özellikle önüne yem olarak atılan rakiplerini korkunç sol yüksek tekmelerle nakavt ederek bir anda PRIDE'ın en büyük bir iki yıldızından biri haline geldi. Özellikle Igor Vovchancyn ve Alexander Emelianenko galibiyetleriyle iyice yüreklere korku salmıştı. Dönemin diğer süperstarı Fedor ile karşılaştıkları zaman ise, seyirciler o güne kadar MMA tarihindeki açık ara farkla en heyecanla beklenen, en kaliteli ve en ses getiren ağırsiklet maçına tanık olmuşlardı...

Malesef PRIDE döneminin ardından UFC'ye gelince, ringden kafese transferi başarıyla gerçekleştiremeyen bir grup yıldız ismin belki de en önemlisi durumunda buldu kendini Mirko... Gabriel Gonzaga'ya karşı aldığı (kendi imza-darbesi olan) yüksek tekme nakavt yenilgisi, bugün hala MMA tarihindeki gelmiş geçmiş en büyük 'upset'lerden biri olarak anılıyor...
İşte o yenilgiden sonra asla bir daha eski günlerine dönemeyen Cro Cop, uzun süredir herkesin gönlünden geçeni yaptı, ve daha fazla fiziksel darbe almadan aktif MMA kariyerine noktayı koydu.
Arkasında boy ölçüşmesi zor bir miras bırakan Cro Cop, asla UFC'de eski ihtişamının yakınından bile geçemediği için, hem gururlu hem de buruk bir elveda ile kafesten ayrıldı. Joe Rogan, mikrofonda Cro Cop'a asla özür dileyeceği birşeyi olmadığını telkin ederken, seyirciler de ayakta alkışladılar...
Cro Cop highlight videosu:
http://vimeo.com/4179220
BJ Penn
estiği yıllar (2001-2010)
Onu muhteşem sportif başarıları, üstün tekniği ve psikopat mizanseni kadar, rakibinin kanlarını yalaması (bazen kendi eldiveninden), kazandığı maçtan sonra koşarak kafesi terk etmesi, ve maçtan sonra annesinin kameralar karşısında verdiği gururlu demeçlerle de hatırlayacağız...
BJ Penn, 1999'da Dünya Jiu-Jitsu Şampiyonası'nda ilk defa Brezilyalı olmayan bir siyah kuşak olarak şampiyon olarak, dövüş dünyasında büyük ses getiriyordu... Ralph Gracie'nin öğrencisi olan Penn, normalde 10 yılda alınan siyah kuşağa 3 yılda ulaşmış, ve bunu yaparken de bir çok meşru siyah kuşağı mağlup ederek o güne kadar benzeri görülmemiş bir performans sergilemişti...

Jiu-jitsu dünyasında yarattığı deprem etkisinden sonra UFC tarafından MMA'e transfer olmasına ikna edilen BJ Penn, 2001 yılında UFC'ye ard arda 3 galibiyetle başlıyordu. Özellikle 11 saniyelik Caul Uno galibiyetiyle bir anda MMA dünyasında da bütün kafalar Penn'e dönüyordu. Sonrasında UFC'nin ilk hafifsiklet (lightweight) şampiyonluk maçında dönemin efsane ismi Jens Pulver'a jüri kararıyla mağlup oluyor, ardından 2 maç daha kazanıp bir sene sonra yine UFC hafifsiklet şampiyonluk maçı için yine Caul Uno ile rövanş maçına çıkıyordu. Ancak bu sefer de jüriden beraberlik kararı çıkıyordu! (ve enteresan bir şekilde bu sebeple geçici olarak UFC hafifsikleti feshediliyordu)
Ardından bir üst siklete (welterweight) çıkıp, bu siklette bütün rakiplerini egale etmiş olan favori Matt Hughes'u ilk raundda mağlup etmeyi başarıp bu sikletin şampiyonu olunca BJ artık tartışmasız bir MMA yıldızı haline geliyordu...
2004 yılına geldiğimizde artık UFC'de rakibi kalmadığını söyleyerek Japonya'ya giden BJ Penn (Japon MMA'in esas olduğu yıllar), ve burada bir siklet daha çıkıp ortasiklette Rodrigo Gracie'yi mağlup ederek şanına şan katıyordu. Sonrasında işi iyice abartarak kendisinden neredeyse 20 kilo ağır olan genç Lyoto Machida'nun karşısına çıkıyor ve bu sefer jüri kararıyla mağlup oluyordu. Akabinde ise Renzo Gracie'yi mağlup ederek, UFC dışındaki macerasını sonlandırarak tekrar UFC'nin yolunu tutuyordu...

UFC'ye dönüşünde welterweight'te GSP'ye ve Matt Hughes'e karşı iki mağlubiyet alan BJ Penn, sonunda doğal sikleti olan hafifsiklete geri dönemeye karar veriyordu. Önce TUF 5'e koç olarak katılarak Ameirkan seyirciler arasındaki popüleritesini katlıyor, ardından Jens Pulver ve Joe Stevenson'u mağlup ederek UFC'de Randy Couture'dan sonra ilk defa iki siklette birden şampiyonluğa ulaşan isim haline geliyordu! (ve daha bugüne kadar da hala Penn ve Couture'dan başkası UFC'de 2 siklette birden şampiyon olamadı).
Stevenson'a karşı kazandığı galibiyetten sonra Stevenson'un alnındaki kanı eliyle alıp yalayan BJ Penn, bu hareketiyle MMA severlerin hafızalarından çıkmayacak bir harekete imza atmış oluyordu! Ayrıca 'Sherdog 2008 yılın beatdown'u ödülünü de hakediyordu.
Sonrasında yine hafifsikletle yetinmeyen Penn, bir kere daha welterweight şampiyonuna meydan okuyor ve GSP ile ikinci defa karşılaşıyordu. Penn'in kaybettiği maç, o dönem uzunca bir süre GSP'nin omuzlarının yağlayarak hile yaptığı iddiasıyla gündeme oturmuştu...
2009'da tekrar hafifsiklete inen Penn, o dönem sikletinin en iyi iki ismi Kenny Florian ve Diego Sanchez'i ezip geçerek kemerini müdafa etmeye devam etti. Taa ki, Frankie Edgar'a çatana denk.. Frankie Edgar'a iki defa yenilince tekrar welterweight'e çıkan Penn, Matt Hughes'u 20 saniyede nakavt ederek zaten efsaneleşmiş kariyerine bir yıldız daha eklemekten yorulmadı!..
Ve şimdi Jon Fitch'le berabere kaldıktan sonra başka bir süper-insan olan Nick Diaz'a da yenilince, artık daha fazla gururuna yediremeyerek sürpriz bir şekilde kafesin içinde emekliliğini ilan etti!
Şimdi, aslında hala hem hafifsiklette, hem welterweight'te bir avuç dövüşçü dışında rakibi bulunmayan Penn, 32 yaşında erken denilebilcek bir şekilde emekli olmuş oldu. Birçoğumuz onun tekrar geri dönmesini çok isteyecektir. Ama ben, BJ'in bu kadar muhteşem bir kariyerden sonra, ciddi bir zarar almadan bu sporu bırakacak kadar şanslı olan nadir insanlardan biri olarak şükredip bu kararının arkasında durmasını isteyenlerdenim.
BJ Penn kariyer highlight videosu:
http://www.dailymotion.com/video/x4o5yt_b-j-penn-highlight-the-prodigy_sport